İsmail Bey açıklamalar güzel, bu animasyon konusuna katılıyorum ama sizde bizim kadar bizim milleti iyi bilirsiniz, su akar biz bakarız, severiz su kenarını

yani oraya ne yapıp edip yine dibine binaları dikerler diye düşünüyorum, kaldı ki zaten işi yaptıracak olanlarda orayı şehir yapacağız diyorlar.
Diğer taraftan geçen gün bu konuda bir yazı okudum ama kayıt etmemişim bulamadım, profesörlerin konuya düştüğü şerhler vardı, bana açıklamaları çok mantıklı geldi, yapılamaz demiyorlar ama bu iş çok zor ve doğal dengeyi kesinlikle bozacaktır diyorlar. Dolayısı ile ben bu işin ekonomik boyutunu önemsemiyorum biz bunun gibi kaç tane yapacak güçteyiz, işin siyasal, ülkeler arası hukuk, deniz hukuk, eski antlaşmalar kısmı ile de şimdilik ilgilenmiyorum ki aslında bana göre gerçek sorun budur. İşin şu an için en önemli kısmı Karadeniz ve Marmara deniz sularının birbirininden farkı, iki su arasındaki akıntı durumu, doğal denge, oraya yapılacak kentleşme falan filan, bu şu an hepsinden daha önemli bence.
Diğer taraftan zaten olay daha PROCE aşamasında yani PROJE bile olmuş değil, etüdüne başlanacak, 2 yıl sürecek ondan sonra hadi olur bu yapalım denilecek

zaten dede de istiyormuş, o zaman yapılazak başka yolu yok. Bende gemilerin Boğaz' dan geçmesini istemiyorum bu anlamda bu iş doğrudur zaten, ama şu tuzluluk farkı, yükseklik farkı, akıntı olayı biraz kafamı kurcalıyor, acaba burada da Panama gibi kapaklı bir sistem yapılsa daha mantıklı olmaz mı? İçeride kalan suyun akıntı olmayacağı için sorun oluşturacağı söyleniyor ama İsmail Bey' in önerisinden yola çıkarak şunu önerebiliriz, suya devir daim yaptırılabilir, karadeniz tarafındaki tekrar karadeniz ile marmara tarafındanki marmara ile devir daim edilir, böylece ne tuzluluk farkından doğacak bir doğal denge bozulması, ne akıntı farkı, ne de akarı kokarı olur. Önerim bilimsel değil tabii ki ama umarım bu etüt sonucunda uygulama projesinde bunlar göz önüne alınacaktır, yani dedem istiyor yapıcam basitliğinde bir iş değil.