Bağdat Demiryolu ile İpek Yolu Arasında (Zwischen Bagdadbahn und Seidenstraße)
Bölüm 1: İstanbul
Yolculuğa başlarken Roma'dan tren ile Bari'ye buradan da feribot ile Belgrad'a oradan Sofya üzerinden tren ile İstanbul'a geçmeyi düşünmüştüm. Fakat hem zaman kısıtı hemde daha ekonomik olması nedeni ile ucuz uçak biletini tercih ederek İstanbul Sabiha Gökçen havalimanına uçmayı tercih ettim. İstanbul' da ilk harcama hesaplarımı yaptıktan sonra döviz bozdurup bir de Türk SIM kartı satın aldıktan sonra taksi ile Tersana yakınlarındaki banliyö istasyonuna geçtim. Bu şekilde 15 milyonluk kentin trafiğini otobüs ile 1,5 saatte geçmek zorunda kalmadım.

Bu yeni banliyö treni Koreli kökenini inkar edemez. Fotoğraf makinemi henüz hazırlamamış olduğumdan ancak cep telefonu ile bir resmini çekebildim.
Haydarpaşa'ya yolculuğumu eski bir banliyö seti ile yaptım. Ancak, geçmişte onlarla güzel anılarım vardı. Yolculuk esnasında yalnızca bir kapı açıktı, zaten öğleden sonra olduğu için kent merkezine doğru kalabalık yoktu. Bu yolculukta İstanbul yaşantısının gerçek koşulları ile ilgili izlenim edinebilirsiniz. 18 yıl önceki ziyaretim ile karşılaştırdığımda kent çok değişmiş, özelliklede refah artmış görünüyor.

Haydarpaşa'ya vardık, bu Merkez Gar kentin Asya yakasında yer alıyor. İkinci bölümde bu Merkez Gar'dan başka fotoğraflarda vereceğim.

İskele. Farsça ile benzer kelimeler nedeni ile yazılanları az çok anlayabiliyorum. Gar'ın önünde yer alan bu bina Avrupa yakasında Sirkeci ve Eminönü bölgesine gideceklerin vapur bekledikleri yer, bu sayede iki gün içerisinde iki kıta arasında ikiden daha fazla sefer gidip geldiğimi söyleyebilirim.

Bu uzun süredir kapalı olan eski bilet gişesi. Bugün bilet ya da jeton satışı yok, artık otomatlardan jeton alınıyor. Jetonlar 1,75 Türk Lirası yaklaşık 80 cent yapıyor. İstanbul'da banliyö, tramvay ve farklı denizyolu işletmeleri için farklı jetonlar kullanılıyor, bu bayağı bir karışık. Yerliler için yeniden yüklenebilir manyetik kartlar ile turnikelerden geçmek mümkün.

Hotele giderken akşam karanlığında 1 numaralı tramvay hatttında çektiğim bir resim var.

Küçük Ayasofya aslında daha çok tanınan büyüğünün bir kopyası değil. 527 yılında inşa edilen bina diğerinin büyük kardeşi denilebilir. Hemen yanında Avrupa yakası banliyö ana hattında bir banliyö treni Sirkeci yönünde ilerliyor.

Firuz Ağa Camii önünde çekebildiğim bir tramvay fotoğrafı. 1992'de burada Viyana metro araçlarının klonlarını görmüştüm, şimdi alçak tabanlı tramvay araçları ile değiştirilmişler. Hat 1 şehir merkezindeki anacaddeler üzerinde çift kuple edilmiş setler ile 2-3 dakikalık frekans sıklığında ve tam doluluk ile iyi bir hizmet veriyor.


Şubat ayından beri bu yeni araçlar seferdeler. Hangi tramvay seferler bu modeli sınıflandırabilir bilmiyorum, ben tanıyamadım.

Tramvay durakları küçük tren garları gibi, peronlar ayrılmış, turnikeler ile geçiliyor ve güvenlik görevlileri var. Jetonları bu otomatlardan almak mümkün, bu makineler Jetonmatik olarak adlandırılıyor.
Buradan sonra seyahat acentasına giderek biletlerimi almak ve yolda geçireceğim 3 gün için yiyecek satın almak ile uğraştım. Ayrıca valizim olmadığı için bir kaç elbise de almak zorunda kaldım, fakat Otelin önerdiği alışveriş merkezinde fiyatlar çok şişirilmişti bu sebeple başka yerden alışveriş yaptım. Burada geleneksel alışveriş yöntemi değişmiş ve daha turistik hale gelmiş. Normal vatandaşlarda C&A benzeri uluslararası birlikteliklerden alışveriş ediyor. Ben daha az turistik olan bir bölgeyi tercih ettim ve Aksaray'dan bir valiz satın aldım. Burada kendime Arap mı İranlımı olduğumu sordum ve ikincisine karar verdim


Bir kent merkezi için bina cepheleri hiç dekoratif değil, trafik ise her zaman Nepaldeki kadar yoğun ve kaotik.


Yenikapı banliyö istasyonu önünde bir sürü iş makinesinin çalıştığı büyük bir delik vardı. Burada Avrupa yakası için yeni bir Merkez Gar inşa ediliyor, buradan geçen trenler Boğazında altından diğer yakaya yolculuk edecekler.
Marmaray projesi Türkiye'nin en önemli projelerinden birisi, Asya ve Avrupa'nın normal açıklık demiryolu şebeklerini birbirine bağlayacak olması nedeni ile Manş Tüneli ile kıyaslanabilir. Bir kaç kilometre uzunluğunda tünel üç ray hattını Boğazın altından geçirecek. Böylece Kıtalar arasında direkt tren seferleri mümkün olacak ve yük taşımacılığı için özellikle önemli bir hal alacak. Ayrıca Türkiye'nin Asya bölümündeki yolcu trafiğinin Avrupa yakasına doğrudan ulaşımı sağlanmış olacak.
(Not: Burada yazar tünelden 3 hat geçeceğini yazmış, sanırım projenin diğer etapları ile ilgili bir bilgi karışıklığı söz konusu. Esat)

Bu planda beyaz çizgi ile yeni güzergah gösteriliyor. Kazlıçeşme'den başlayan güzergah Yenikapı'ya kadar eski yolu takip ediyor. Burada yeni bir Gar ile metroya aktarma noktası inşa ediliyor. Buradan sonra ise tünel kentin altından geçiyor, Avrupa yakası Baş Garı Sirkeci altında yeni bir derin istasyon inşa ediliyor. Boğazı geçen hat Üsküdar'da inşa edilen yeni istasyondan sonra güneye yönlenerek Söğütlüçeşme'ye varıyor. Bu bölgede Haydarpaşa kalkışlı Ankara istikameti merkez şebekesine bağlanıyor. Dikkat çekici olan Haydarpaşa Garının şebekeden ayrılacak olması, Garın lüks bir otel ya da alışveriş merkezi yapılması için tartışmalar devam ediyor. Demiryolu güzergahının Yenikapı ile Sirkeci arasında metro gibi işletileceğide dile getiriliyor.

Şehirdışına giden bir banliyö treni. Bu eski araçlar özellikle sabah erken saatlerde dolu olarak yolculuk etmektedir.

Yine yeni trenlerden biri ile yolculuktayım. Hattın üst yapısı bölüm bölüm çok kötü durumda, araçlar bazen çok aşırı yavaşlamak zorunda kalıyor ve aşırı sallanmalar oluyor.