ist-L.01 » İstanbul Meydan Projeleri

kenanmar
Serbest Geçiş
Mesajlar: 741
Kayıt: 28 Eyl Çrş, 2011 15:47

Mesaj gönderen kenanmar » 02 Kas Cum, 2012 02:00

İBB'nin sitesinde proje ile alakalı çizimler ve görseller de bulunuyor. Anladığım kadarıyla gerçekçi davranılmış, sadece Tarlabaşı-Elmadağ arasındaki bat-çıkla yetinilmiş. Sıraselviler ve Gümüşsuyu yönlerindeki araç trafiği yine şimdiki gibi yüzeyden sağlanacak.
Ancak proje ile ilgili çizimlerde meydana dair fazla incelikli olmayan otoyol kenarlarına yapılacak cinsten bahçecilik düzenlemeleri gördüm. Umarım daha ayrıntılı ve sanatsal yaklaşırlar. 8-10 ay Taksim trafiğinin alt-üst olacağı şimdiden belli oldu. O yönde araç kullananlara sabırlar dileyelim :)

-------------------------------------------------------------------------------------
Taksim Meydanı Yayalaştırma Çalışmalarına Başlandı

Taksim Meydan Düzenleme çalışmaları başladı. Cumhuriyet Caddesi 5 Kasım 2012 Pazartesi gününden itibaren, Tarlabaşı’ndaki Otopark’tan, Divan Oteli önüne kadar trafiğe kapatılacak. Trafik, alternatif güzergahlardan verilecek.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Taksim Meydan Düzenleme Projesi çalışmalarına başlandı. İlk olarak, Zambak Sokak ve Divan Oteli tarafında başlatılan çalışmalarla elektrik ve su altyapıları deplase edilerek korunuyor.
5 Kasım 2012 Pazartesi gününden itibaren Cumhuriyet Caddesi’nde başlayacak çalışmalar kapsamında, Tarlabaşı Bulvarındaki mevcut otopark ile Divan Oteli önüne kadar olan 400 m’lik kısım trafiğe kapatılacak.

Alternatif Güzergahlar Hazırlandı

Yaklaşık 240 gün sürecek çalışmalar sırasında trafiğin aksamaması için trafik sirkülasyon planları hazırlandı.

Trafik; Tarlabaşı-Harbiye yönünde; Taksim Meydanı üzerinden, Mete Caddesi-Asker Ocağı Caddesi- Cumhuriyet Caddesi (Divan Oteli önünden),

Harbiye-Tarlabaşı yönünde ise, Cumhuriyet Caddesi (Divan Oteli önünden), Abdulhakhamit Caddesi ve Tarlabaşı’ndan verilecek.

Koruma Kurulu’nun 10 Ekim tarihli kararıyla başlıyor

II Numaralı Koruma Kurulu’nun 10 Ekim 2012 tarihli kararıyla başlayacak Taksim Meydan Düzenleme Projesi sayesinde; Taksim Meydanı araç trafiğinden arındırılarak yayaların kullanımına açılacak.

Meydanı yayalaştırma projesi ile, Tarlabaşı Bulvarı – Cumhuriyet Bulvarı araç trafiği yer altına alınacak. Tarlabaşı’ndan gelen araçlar kesintisiz bir şekilde Harbiye, Taşkışla, Dolmabahçe yönüne gidebilecek. Gümüşsuyu, Sıraselviler ulaşımı Mete Caddesi üzerinden AKM önü -The Marmara Otel önünden yüzeyden sağlanacak.

Tek tünel yapılacak

Cumhuriyet Caddesi üzerinde Tarlabaşı-Harbiye yönünde 400 metre, Harbiye-Tarlabaşı yönünde 320 metre uzunluğunda tek tünel yapılacak. Anıt etrafındaki araç trafiği, otobüs ve duraklar meydandan kaldırılacak. Gezi Parkı, AKM önü, Talimhane ve İstiklal Caddesi’ne yayalar trafik kesintisi olmadan ulaşabilecek. Araç altgeçidi, Tarlabaşı Bulvarı istikametinde mevcutta bulunan araç otoparkından, Divan Oteli önüne kadar devam edecek. Böylece Taksim, yaklaşık 100.000 m2 lik yayalaşmış bir meydana kavuşmuş olacak.
http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/Pages/Haber ... wsID=20709
-------------------------------------------------------------------------------------

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18061
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 02 Kas Cum, 2012 10:37

Kenan su daha once yapilan bir calisma vardi hatirlarsiniz, caddenin adi aklima gelmiyor ama Taksim e kat otoparki tarafindan gelen yol, felc olmustu trafik, bu calisma cok daha kotu yapacak, gercekten karayolu ile Taksime ciknak haram olacak. Baskan zaten Siraselviler tarafinin sorunlu oldugunu itiraf etmisti. Bana gore projenin bu hali ortaya bir meydan cikartmayacak, sadece Elmadag a gecis trafigini hizlandiracak,, peki ama otovusler ne olacak? Otobusler alta alinirsa Taksim daha guvenli bir yermi olacak yoksa?

Yazim hatalari icin kusura bakmayin cepten yaziyorum, duzeltme yaparken biraz sıkıntılı.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18061
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 07 Kas Çrş, 2012 21:02

Çalışmanın bir takım sorunlar getireceği açıktı, özellikle araç trafiği okuduğum haberlere göre felç olmuş, abartılı olabilir ama çok etkilediğine eminim, normalde bile Taksim'deki bir sıkışıklık Haliç'i bulurken şimdi Aksaray' a varması bence gayet normal. Diğer bir olay ise meydanı bir şantiye şeklinde çevirirken ortaya çıkan sorunlar, hani yerinde görmedim ve izlediğim haber bana fazlası ile kolpa geldi ama :) yine de alıntılayacağım, yani video da çoluk çocuğu belinde telsiz olan bir adamı? gazeteci olması muhtemel ve bir iki aylağı demirlerden atlatarak çekilmiş görüntülerde "Vatandaşlar Taksim'de Mahsur Kaldı" diyorlar :) ama hak verdim, çünkü görüntülerde görüldüğü üzere yayalar için doğru düzgün bir geçiş bırakılmamış, dolaşın ne olacak tribine girilmiş, inşaat bölgesini çevreleyen suntaya şeffaf dosya içine bir A4 kağıdına KAPALI CLOSE yazarak tüm bu sorunlar çözülmüş. Herkes takacak bir şey buluyor, işte bende buna ayarım, hadi bakalım gösterelim tepkimizi! Kim gösterecek? Kimse göstermez herhalde, sanmıyorum, çünkü cevap hazır "Siz ne anlarsınız!!!" Zamanın birinde adamın biri Taksim'de niye her tarafa lale dikmeye para harcıyorsunuz diye bağırdığında aldığı cevap böyle bir şeydi :) sonra bir gün bir çıktım metrodan demirden bir lale dikmişlerdi, orada yüksek sesle dedim ki, Allah muhafaza bir sabah uyanacağım ve .....da bir lale ile uyanacağım, korkuyorum. Ama sıkıntı yok lalelerden tasarlanmış lale şeklinde bir lalezar meydanın yeni halinin rendırlarında görülüyor, içim rahatladı kurtardık paçayı.

Haberin videosu:
http://www.haber7.com/video-galeri/2328 ... r-kaldilar

kenanmar
Serbest Geçiş
Mesajlar: 741
Kayıt: 28 Eyl Çrş, 2011 15:47

Mesaj gönderen kenanmar » 07 Kas Çrş, 2012 23:28

Esat:
sonra bir gün bir çıktım metrodan demirden bir lale dikmişlerdi, orada yüksek sesle dedim ki, Allah muhafaza bir sabah uyanacağım ve .....da bir lale ile uyanacağım, korkuyorum. Ama sıkıntı yok
bahtsız bedevi - kutup ayısı ikileminden sonra mabadımızda çiçek açtıran faaliyetleri keşfetmek bombastik olmuş puhahahahahaa :D

Habertürk binası Taksim - Talimhane'de olunca, İstanbul'a kar yağınca tüm Türkiye'ye kar yağdığını sanan necip Türkiye medyası mantığı yine işlemiş, Habertürk internet sitesi Taksim çalışmasını bir hayli hoşnutsuzlukla yansıtmış.
Hakkını yemeyelim Habertürk'ün İstanbul başlığı altında diğer gazetelerin çoğundan farklı olarak şehirle ilgili irili ufaklı sorunları dile getiren bir köşe yazarı da bulunmaktadır.

-------------------------------------------------------------------------------------
Taksim Meydanı trafiğe kapandı
Taksim Meydanı'nın yayalaştırılması ile ilgili hazırlanan proje kapsamında çalışmalar bugün başladı
Öte yandan akşam saatlerinde Taksim Meydanı'nda toplanan bir grup, projeyi protesto etti. "Taksim Platformu" üyesi bir grup, "Taksim'i size bırakmayacağız", "Taksim için mücadele vakti" ve "Gezi Parkı için mücadele vakti" yazılı dövizleri kaldırıma sererek, oturma eylemi yaptı. Grup adına basın açıklaması yapan Cem Tüzün, "Bu proje ile insanlar, kadınlar, çocuklar, engelliler, otobüslere binmek için yer altında, egzoz dumanı içinde bekleyecekler. Hükümet bu projeden vazgeçene kadar hepimiz burada nöbetteyiz" ifadelerini kullandı.

[b]http://galeri.haberturk.com/gundem/g ... apandi[/b]
-------------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------------

Taksim Meydan'ının yayalaştırılma çalışmaları sırasında işçiler meydanın bir bölümünü yayalara kapattı. Bu sırada bazı yayaların içeride kaldığı görüldü. Yayaların birbine yardım ettiği gözlendi.
[b]http://galeri.haberturk.com/gundem/g ... ldilar[/b]

-------------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------------
Vatandaş isyanda!
"Artık yapacak bir şey yok"
06 Kasım 2012 Salı,

Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında Taksim Meydanı’na çıkan ana hatların kapanması nedeniyle uzun süre yürümek zorunda kalan vatandaşlar, duruma tepki gösterdi.

Şişli’yi Taksim’e bağlayan Cumhuriyet Caddesi’nin kapanmasının ardından Unkapanı’ndan gelen Tarlabaşı Bulvarı’nın tek şeride düşmesiyle trafik sıkışıklığı yaşandı. Metrelerce uzunlukta araç kuyruğu oluşan Tarlabaşı Bulvarı’nda vatandaşlar yaşanan trafiğe tepki gösterdi. Anadolu yakasından Taksim’e 4 saatte geldiğini belirten bir vatandaş, “Berbat. İstanbul’un her zamanki hali. Saat 6’da karşıdan çıktım, 11.00’de ancak gelebildim. Halen buradayım, gidemedim. Ne zaman gideceğim Allah bilir” diyerek tepki gösterdi.

Kargo taşımacılığı yapan başka bir vatandaş ise, “Başlıca bir sıkıntı zaten. Görüyorsunuz, yapacak bir şey yok” dedi.

Avcılar’dan Taksim’e 2 saatte gelebildiğini söyleyen vatandaş da, “Trafik berbat. Ben Avcılar’dan geliyorum. 2 saattir Taksim’e gelmek için uğraşıyorum” diye konuştu.
Şişli yönünden Taksim’e gelen Onur Kahraman, “Bugün arabayla gitmedim okula. Çünkü dün 45-50 dakika trafik çilesi çektim. Bence güzel oldu. Trafiğe bir sıkıntı olacak ama yayaların da yürüyecek yollara ihtiyacı var. Trafik çok kötü, felaket durumda. İnsanlar alışacaktır yavaş yavaş. Ya araçlarıyla çıkmayacaklar ya da çıktıkları zaman bu sıkıntıları yaşayacaklar. Bu şekilde trafikte de azalma olacaktır. Ama alternatif yolların sunulması şart” dedi.

Nişantaşı istikametinden Taksim’e gelen bir yaya ise, “Ben zaten önceden de yürürdüm. Fakat şimdi Taksim üzerinden Nişantaşı’na, Teşvikiye’ye geçiş yok. Dolmuşlar yerinde yok. Otobüsler nerde bilmiyorum. Büyük bir sıkıntı yaşayacağız” şeklinde konuştu.
http://www.haberturk.com/yasam/haber/79 ... as-isyanda
-------------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------------
Taksim'den Taksim'e 55 dakika!
Yayalaştırma çalışmasında sadece trafik değil yeni güzergâh kâbusu da yaşanıyor.
06 Kasım 2012 Salı,

Meydandaki duraklardan kalkan otobüslerin arkadan dolanıp meydan çıkışına ulaşması tam 55 dakika sürdü!

Taksim Meydanı’nı Yayalaştırma Projesi’nin ilk etabı olan Harbiye-Tarlabaşı Dalış Tüneli çalışmaları kapsamında pazar günü sabah saatlerinden itibaren meydana çıkan yolların büyük kısmı kapatılmıştı. Tarlabaşı’ndan Harbiye’ye, Harbiye’den de Tarlabaşı’na direkt geçiş trafiğe kapanmış, sadece The Marmara’nın önünden iki şerit halinde Harbiye’ye geçiş verilmişti. Tabii bununla birlikte de tatil günü olmasına rağmen trafik gün boyu kilitlenmişti. Kâbus, gece de sürdü. Hatta otobüs güzergâhlarının değişmesi nedeniyle görülmemiş bir eziyet yaşandı. Akşam saatlerinde, Taksim Meydanı’ndan kalkan İETT otobüslerinin meydan çıkışına gitmesi hiç kolay olmadı. Otobüsler, AKM önünden Harbiye’ye, oradan da Abdülhakhamit Caddesi’ne girip Taksim çıkışına ulaştı, ancak bu yolculuk tam 55 dakika sürdü. Yani inanması güç ama otobüsler, meydanın etrafını 1 saatte dolaştı, yolcular, hıncahınç otobüslerin içinde saç baş yoldu. Dün sabahtan itibaren de tıpkı beklendiği gibi, trafik yoğunluğu daha da arttı. İş günü olması nedeniyle bölge arapsaçına döndü. Tarlabaşı’ndan gelip AKM’nin önünden Mete Caddesi’ne, oradan da Harbiye’ye çıkan iki şeritli yolda trafik içinden çıkılmaz bir hale geldi. Araç konvoyu Tepebaşı’na kadar ulaştı. Adım adım bile ilerlemeyen trafikte beklemekten sıkılan otobüs yolcuları araçlardan inerek Taksim Meydanı’na yürüdü. Ancak kum yığınlarının, demirlerin, kazılan yolların arasında adım atacak yer bulamadılar. Vatandaş, kumların, demirlerin üzerinden atlaya zıplaya meydana ulaştı.

KABLOLAR DA DEĞİŞİYOR
İBB, çalışmalar başlamadan önce, pazartesi gününden itibaren son durağı Taksim olan otobüslerin yolcularını Tarlabaşı’nda indireceğini açıklamıştı. Ancak dün otobüsler meydana çıkmaya devam etti. Tabii birkaç yüz metrelik mesafeyi aşmak neredeyse yarım saat sürdü. Sadece dolmuşlar yolcularını Tarlabaşı’nda indirip U dönüşü yaptı. Bu arada tünel güzergâhı altında kalan doğalgaz, atık su ve içme suyu boruları ile elektrik ve telefon kablolarının deplase (yer değiştirme) edilmesi için de kazı çalışmaları başlatıldı. Ara sokaklara da yayılan bu çalışmalar nedeniyle yayalar perişan oldu.
http://www.haberturk.com/yasam/haber/79 ... -55-dakika
-------------------------------------------------------------------------------------

kenanmar
Serbest Geçiş
Mesajlar: 741
Kayıt: 28 Eyl Çrş, 2011 15:47

Mesaj gönderen kenanmar » 07 Kas Çrş, 2012 23:37

Bu arada malumu ilan etmek de beis yok. Tarlabaşı - Elmadağ tünelinin içine yapılacak otobüs durakları fiilen rahatsızlık vermesi ve hava kirliliği yönünden Topkapı'daki alt geçitle benzer olacaktır.
Açıkçası Beylikdüzü etabının da açılmasıyla tıkış tıkış bir hal alan Metrobüs'ten inip Taksim Meydanı'nı o halde 8 ay boyunca görecek çoğu insanda olumsuz bir tablo belirecek. Ayrıca aylarca araç trafiği ömür törpüsüne döneceğinden Köprü Bakım çalışmalarında yaşana isyanın benzeri görülebilir.

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5555
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 08 Kas Prş, 2012 01:19

Şu yeraltı geçidinde otobüs durağı durumunu tam anlamadım! Yani, köprü ortasına metro istasyonunu zar zor yuttuk, ama tünelimsi bir yerde otobüs durağı? Oradaki egzost durumu nasıl olacak acaba?!

kenanmar
Serbest Geçiş
Mesajlar: 741
Kayıt: 28 Eyl Çrş, 2011 15:47

Mesaj gönderen kenanmar » 08 Kas Prş, 2012 12:16

Fotoları tek tek incelemenizi öneririm. Dikkat edilirse meydan ve etrafındaki boşluk sürekli değişmiş, sabit ve akıllara nakşolan bir meydan algısı hiç doğmamış.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx? ... aberPage=1

-------------------------------------------------------------------------------------
Gezi Parkı buz kesti!
08/11/2012

Tartışmalı Topçu Kışlası projesinin detayları belli oldu: Gezi Parkı'nın asırlık ağaçları kesilerek açılan avlu gündüz buz pisti, akşam konser alanı olarak kullanılabilecek. Projenin mimarı Halil Onur: Keşke yarışmayla tasarlansaydı.

Aylardır tartışılan ve sır gibi saklanan Taksim Topçu Kışlası projesini Radikal ele geçirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına projeyi hazırlayan mimar Halil Onur tarihi kışlanın eski fotoğraflarıyla birlikte yeni halini İstanbul 2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na sundu. Normal bir apartman dairesiyle karşılaştırıldığında yeni yapılacak kışlanın yüksekliği 5 katlı, kulelerin yüksekliği ise 10 katlı bir apartmana denk geliyor. Projede kışlanın ortasında bir de buz pisti görülüyor. Çevrecilerin aylardır ağaçların kesilmemesi yönünde eylem yaptığı Gezi Parkı, bu plana göre tamamen ortadan kalkıyor. Projeyi desteklemediğini söyleyen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ise “Yeşil alan korunmalı” diyor. Yaklaşık 3 haftadır devam eden hararetli tartışmalara rağmen Koruma Kurulu üyeleri henüz bu projeyi kabul etmedi.
Projeye göre binanın bazı bölümlerinde 3, bazı bölümlerinde ise 2 bodrum var: 3 bodrum kat olan yerde bir kat otopark olarak tasarlanmış. Zemin artı bir kat olarak da tasarlanan ana binaların çatı yüksekliği 15 metre 40 cm. Dört köşedeki kulelerin yüksekliği ise 27 metre 95 cm.
Kışla, Gezi Parkı’nı çepeçevre kaplayacak. Zemin katta 10’dan fazla dükkân ‘kafeterya’, beş dükkân ‘kitap satış’ bir dükkân da ‘sanat galerisi’ olarak belirlenmiş. Üst kat ise ‘Müze/sergi’ alanı görünüyor. Herkesin ortak fikri İstanbul’un en önemli kamusal alanının açık bir yarışma ile şeffafça tartışılması. Projenin mimarı Halil Onur da aynı fikirde!
‘Önce Gökkafes’i yıkıp Dolmabahçe Parkı’nı ihya edelim
Mücella Yapıcı (Mimarlar Odası): Eğer kışla yerinde olsaydı korunması için biz de mücadele ederdik. Halil Onur da iyi bilir ki, bir yapının ihya edilmesi için o alanın boş olması gerek. Ama orası boş bir alan değil. Gezi, Cumhuriyet dönemi şehircilik mirasıdır. İlk açık alan uygulaması, toplumsal belleği, kentsel mirasıdır. Özellikle deprem riski olduğu düşünüldüğünde burası vazgeçilmez bir açık alan. Beyoğlu ’ndaki yeşil alan standardı zaten olağanüstü düşüktür. Var olan bütün yeşil alanların altı otopark yapılarak betonlaştırılmıştır. Bir de üstüne, Gezi Parkı’nda var olan yeşilliği yok etmek, ağaçları kesmek, Taksim’in nefesini kesmektir. Şöyle bir çelişki var: Bir yandan siz var olan bütün tarihi binaları, Tarlabaşı’nda, Sulukule’de, Süleymaniye’de yıkıp, Emek Sineması ’nı da yıkıp, ondan sonra burada olmayan birtakım şeyleri inşa etmeye kalkarsanız buna yalancı bir tarih inşa etmek denir. Eğer şimdi bir şeyleri ihya edeceksek önce Gökkafes’i yıkıp Dolmabahçe Parkı’nı ihya edelim. The Marmara Oteli’ni yıkıp altındaki eski Osmanlı Bankası’nı ihya edelim gibi birtakım fikirlere de varırız.
‘Yıkılması da yeniden yapılması da hata’
Tayfun Kahraman (Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı): Topçu Kışlası’nın yıkılması ne kadar hatalıysa, bugün yeniden yapılması bir o kadar hatalı. Çünkü 19. yüzyıldan kalma bir yapı taklit edilerek betonarme bir replikası yapılacak, bu bir ihya değil taklit projesi olabilir ancak. İstanbul’un en önemli kamusal mekânı, kültür merkezi adı altında işgal ediliyor. Taksim Kışlası’nın inşasıyla birlikte alan çok boğucu bir meydan haline gelecek.
‘Taksim en önemli meydanımız’
Prof. Mete Tapan (Eski 2 No’lu Koruma Kurulu Başkanı): Taksim kadar önemli başka bir meydanımız yok. Çünkü hem İstanbul’un kentsel kimliğinin vazgeçilmez bir parçası hem de Cumhuriyet tarihinin simgesel bir mekânı. Gezi Parkı’nın ise yeşil alan vasfını koruduğu çok açık. 3194 sayılı yasaya göre eğer bu ağaçlar yok olacaksa bölge içinde aynı büyüklükte başka bir yeşil alan oluşturulması lazım. Fakat buradaki ağaçlar en azından 70 yıllık... Bunun yanında bir binanın koruma yasası açısından restitüe edilmesinin temel sebebi asıl fonksiyonuyla yaşatılmasıdır. Burada ise kışlaya bambaşka bir fonksiyon getiriliyor. Burası için bir yarışma açılmasından, topluca konuşmaktan yanayım. Katılımcı demokrasi budur.
‘Ağlayan bina yapacaksınız’
Hakan Kıran ( Haliç Metro Köprüsü mimarı): Tek başına Topçu Kışlası’nı yapmanız onu geri getirmez. Ceylan Otel, The Marmara, Hilton, Gökkafes, Swissotel’i yıkabiliyorsak, ‘‘Eski geleneksel dokuyu tamamlayacağız’’ deriz. Kışlanın olduğu dönemde, The Marmara’nın yeri boştu, AKM ’nin yerinde bir köşk vardı. Kışla o organizmanın bir parçasıydı. Bunu yapamayacaksak, Topçu Kışlası’nı yapıp içine ruh bile koysanız, onu zavallılaştırırsınız. Ağlayan bina yapacaksınız. Halil Onur restorasyonu bilir, kendi içinde doğru bir iş yapmıştır. Fakat restorasyon ne kadar başarılı olursa olsun çevresiyle uyumsuzluk içinde olursa ruhu eksik kalır.
‘Tek eksiğimiz buz pateniydi’
Hasan Çalışlar (Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık): Bina yapabilmek amacıyla bir restitüsyon projesi uydurulmuş. Kışlanın ortasına buz pisti koymuşlar, altına da basmışlar dükkânları! McDonald’s, lahmacuncu olmayacak belki ama yerine başkaları gelecek. Üst katını da ‘kültür aktivitesi yapacağız’ diyebilmek için kent müzesi olarak planlamışlar. Başlı başına bir kepazelik. Yarın öbür gün ne kadar eski bina varsa taklidini yapmaya kalkarsak nasıl bir şenlik olacağını siz düşünün. O zaman Osmanlı camilerinin altındaki Bizans sarnıçlarını da yapalım. Her şeyi beceriyoruz ama yeşil alan yaratmayı beceremiyoruz.

‘Gezi Parkı bir kent ormanı değil ki’ Mimar Halil Onur Projem mükemmel demiyorum. Her projenin eksileri, artıları vardır. Tüm ağaçları koruyabilmeyi tercih ederdik ama burası bir kent ormanı değil. Binanın oturduğu alandaki ağaçlar kesilecek, taşınabilenler taşınacak. Elbette Gezi Parkı da değerli, biz ikisini de yaşatmaya çalışıyoruz. Bu kışlanın simgesel değeri çok önemli, oryantalist üslubun belki de en düzgün örneğiydi.
Kışlada otel ya da cami olmayacak. İçinde kafeler, pastaneler, kitapçılar olacak. AKM tarafında da sergi salonları, galeriler olacak. Gezi’nin kamuya kapatılması gibi bir önerimiz yok. Ama tabii ki bir düzen getirilmek zorunda. Her elini kolunu sallayan kafeye, restorana girsin demek doğru değil. Herkes her yere girebilir mi? Meydan bir yarışmayla tasarlansaydı deniyor, keşke! Yüzde yüz hemfikirim. Bu bir fikir projesidir, nihai değil. Eleştiriye her zaman açığım ama dergilerde yazılar yazan meslektaşlarımın yüzde 90’ının projeye dair hiçbir bilgisi yok. Hiçbiri projeyi tartışmadı benimle. En yakın zamanda meydanda bir sergi açarak maketi, projeyi, tüm belgeleri paylaşacağız.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx? ... egoryID=97
-------------------------------------------------------------------------------------

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5555
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 08 Kas Prş, 2012 13:40

Bu – bana göre – kimlik peşinde koşarken geriye bakma işi, kent açısından pek mükemmel sayılamaz. Buna daha fazla lâf söylemeye gerek yok. Neden böylesi de, ileriye doğru bir düşünce yok ortada? Eh, ne olursa olsun.

Ama ilginç bir şey var – 17 numaralı resimde tramvay devam ediyor. Bu şimdi sırf fantezi mi, bir öngörü mü, belli değil tabiîki (tekray, elbet TEK ray efemmm), öyle pat diye bina oturt (ama ray yapma).

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18061
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 08 Kas Prş, 2012 15:00

Arkadaslar bugun disaridayim uzun yazanayacagim ama kisa soyle diyeyim "halt etmisler" ne demek orasi bir sehir ormani degil ki! Degilse yap, ama yapilamaz, biliyorum, 2000 yili ve oncesinde metro insaati santiyesi vardi orada arkasinda otururduk ve o calilarin altinda ne filmler cevriliyordu ne filmler!!! Taksim gibi bir yerde bana bunu bahane etseler anlarim, guvenlik okey. Ama bizim kentlerimiz ne zaman guvenli olacak? Aksam devam ederim bu konuya, kisaca topcu kislasi yapma fikri bana göre aptalcadir, hele ki bunu yapmak icin koca agaclari kesmek hepten aptalcadir.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18061
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 08 Kas Prş, 2012 19:04

Fotoğraflara baktım öncelikle şunu söyleyeyim ama kimse üstüne alınmasın :) OHA, yani resmen OHA, çünkü ben o binayı nedense gözümde daha küçük canlandırmışım, yahu resmen azameti ile meydanı ezecek bir şeymiş, tamam mimarisine eyvallah, severim o tip binaları bu da hoşuma gitti ama bana saçma geliyor, bir de ağaçların kesilmemesi için illa asırlık ya da koruma altındamı olması gerekiyor? Kentin içinde yeşillik oluşturulmuş öyle ya da böyle şimdi niye kesiliyor, güçleri yetiyor ise AKM den Hilton a doğru giden cadde, sanırım Mete caddesi orasıydı, oradaki ön sıradaki binaları kessinlerde Taksim'den deniz görünsün, hadi bakalım varmı gücü yeten.

Başar tramvay konusu bence o illustrasyonları yapanların iyimserliğidir, yani isterim bir şekilde uzasın, keşke o kışlamıdır nedir onun etrafını dolaşsın, tek ray bile olsa isterim ama bilmiyorum, büyük bir soru işareti, hatta konu açmıştım galiba bununla ilgili fakat ilgi görmedi.

Taksim ile ilgili anılarımı paylaşacaktım ama sizleri sıkmakta istemiyorum, bana göre kentte nefes alınabilecek yegane alanlardan biri ama yok göstericisi yok polisi derken zaten tadı çıkartılamıyor, göçmeden önce orada yaşadığım bir hadise var beni ciddi olarak kentten soğutmuştu, iki nefes alıp İstanbul'u gözleri kapalı dinlemek isteyen bir adam birden polis otobüsleri parkı basıyor, yüzlerce çevik kuvvet, rap rap rap, neymiş 3-5 tane sendikacı meydanda bayrak sallıyor :):) sonuç, hiç benim 5 dk. lık öğlen keyfim battı gitti, 33 senede İstanbul'da bir kere Taksim gezi parkının keyfini çıkartmak istiyorum onda da içine ediyorlar, ekstrem bir örnek belki ama yaşadım ve huzursuz oldum, eğer bu yapılacak meydanı da kimse gönül rahatlığı kullanamayacak ise yapmasınlar kardeşim.

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5555
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 16 Kas Cum, 2012 10:42

Vay vay vay … ilginç bir makale buldum. Ben yazmadım ama :-) Esat belki bazı noktaları hatırlar, bazılerini gördü, bazılerini de görmedi, vaktimiz pek yetmemişti. He, belki kentin görkemliğini tam da tadamamış olabilir, pek ısınmadığını söylemişti. Halbuki sıcacık, simit gibi. Berlin :lol:

Kaynak şura: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=378912

Yazı da bura:
Tarzanca planlama

Taksim Meydanı uygulamasını Berlin'deki uygulamalarla karşılaştıracağım. Çünkü birkaç gün önce Berlin'i yine gördüm
.

Berlin sanki bir park içinde yapılmışa benzer bir kenttir. İstanbul ise deniz kenarında bir çöl ve Boğaz kıyısında birkaç vahadır. Berlin’in Branderburger Tor denen taçkapısından doğuya doğru Unter den Linden (Ihlamurlar Altı) Bulvarı başlar. Berlin’in tarihi çekirdeği eski Doğu Berlin’dedir. Soğuk Savaşta Doğu ve Batı Berlin arasındaki duvar Brandenburger Tor’dan geçerdi.

Bu yeşil ve görkemli cadde sarayların, operanın, Humboldt Üniversitesinin ve müzelerin yoğunlaştığı Alman İmparatorluk merkezinin gösteri caddesiydi. Müzelerin yoğunlaştığı alana Müzeler Adası denir. Bergama Müzesi de burada. Almanlar Savaşta Amerikan ve İngiliz uçaklarının korkunç ve insanlık dışı yok etme saldırılarıyla harap olan bu yolun çevresini hâlâ restore ediyorlar.

Bu cadde üzerindeki yıkımın ortadan kaldırılması sırasında pek çok eski yapı onarıldı. Fakat yeni tasarımların önü de kesilmedi. Pei’nin Louvre Sarayının bahçesinde yaptığı cam piramitten sonra dünya yeni ile eski arasındaki ilişkilerin sadece arkeolojik davranışlarla olması gerekmediğini daha büyük bir açıklıkla gördü. Berlin’de Unter den Linden üzerinde çok güzel bir tarih müzesi var (Historisches Museum). Pei’nin bu müzeye eklediği ve bir tünelle eski yapıya bağlanan ek yapı, eskinin restorasyonu yanında çağdaş mimari ve sanatın da kent yenileme uygulamalarında uluslararası duyarlıklarla ve büyük bir sanat endişesiyle gerçekleştiğini gösteren çok güzel ve itina ile inşa edilmiş bir usta mimar yapıtı.

Norman Foster eski Reichstag’ın yıkılmış kubbesi yerine camdan yepyeni bir kubbe tasarladı. Reichstag restorasyonundan önce olayın estetik alt yapısını vurgulamak amacıyla ve uzun sürecek restorasyonu sırasında kentin bir şantiye gibi görünmesini engellemek için (Bizim toplum henüz buralara gelmedi!) ünlü sanatçılar Christo ve Jean Claude tarafından, en güzel çağdaş ‘installation’ örneklerinden biri olarak kabul edilen, bir örtü tasarlandı. Bu uygulama sanat tarihlerine geçti. (Şimdi bir de Taksim’den geçin!) Berlin’de benzer uygar davranışlar saymakla bitmez.

ÇİRKİN BİNAYI NEDEN AKIL ETTİLER

Bir de İstanbul’a bakalım: Sorumlular Taksim meydanı trafiğini yeraltına alarak buraya tasarlanacak meydanı sadece yayalara bırakmak düşüncesini savunabilirler. Fakat olay yer üzerinde. Osmanlı mimari tarihinin öğrenilmemiş yarım bilgileriyle kente müdahele edilmesi acıklıdır. Daha 2. Mahmut zamanında topa tutularak yıktırılan Taksim kışlası en az bilinen, bir çok kez değişmiş, meydan cephesi ise Türkiye’de hiç geçerli olmamış, Fransız uydurması ‘Style Sarrasin’ (İspanyol ve Kuzey Afrika İslam Mimarisi üslubunda) bir bezeme ile olasılıkla Abdülaziz döneminde yenilenmiş, çok çirkin bir geç dönem yapısıdır. İstanbul’da kalan kışlaları yüzeysel olarak inceleyen herkes bunu görebilir. Bunu hangi nedenle akıl etmişler acaba?

İstanbul gibi bir dünya kentinde sanat ve tarih uzmanlarına ve aydın kamuoyuna, hiç duyurmadan, ve dolayısıyla hiç saygı duymadan –ki bu, olayın tarihi, sanatsal ve kentsel önemi hakkında hiçbir fikir sahibi olmamak anlamına geliyor- İstanbul için çok önemli bir projeyi, hiçbir yapısıyla tanınmayan -ben adını da öğrenmedim- bir mimara yaptırıyoruz.

Pei, Norman Foster, Christo gibi dünya ünlüleri Berlin’de, ve adını kimsenin bilmediği bir mimar da Taksim’de.

Bu mimar iyi bir proje de yapmış olabilir. Ama kimse bilmiyor. Oysa Berlin’de yok olmuş Krallık sarayının restore edilip edilmemesi yıllardır tartışılıyor. Bizimki sadece kamuya saygısızlık değildir. Böyle bir konunun evrensel ve tarihi konumu bağlamında hiçbir sorumluluk hissi taşıyan düşüncenin geliştirilmediği anlamına gelir. Ha bir alış veriş merkezi, ha bir Taksim Meydanı. Bu tür uygulamalar entelektüel örgütlenmesini yapamamış toplumlar için tipik göstergelerdir. Fakat bu tümce’nin sorumlular için bir anlam taşıyacağını sanmıyorum. Gerçi halk için de bir anlam taşımaz. Zaten onun için sorun olmuyor.

O UCUBE ORTADAN KALDIRILACAKTIR

Sur içinde Topkapı Sarayından başlayıp Sultanahmet’e, Eminönü’nden Beyazıt’a uzanan iki büyük anıtsal yoğunlaşma var. Bunların çevresinin bit pazarına benzeyen gelişmesinden söz açmayalım. Boğaz kıyılarında da Tophane’den başlayıp Çırağan Sarayı’na ve Yıldız Sarayı Bahçesi’ne uzanan bir anıtsal geç imparatorluk aksı daha var.

Bizim ülke Osmanlı’nın ne olduğunu hiç öğrenmemiş, ama Osmanlı olma sevdalısı olanlarla dolup taşıyor. Almanlar eski saraylarını müze yapıyorlar. Biz de otel yapıyoruz. Bu büyük bir sevgi gösterisi olmalı! Müze tarih ve bilim kültürünü, otel turizm-ticaret kültürünü vurgulayan kullanımlar. Osmanlı’nın tüccarları yeni zamanlara gelene kadar, Yahudiler, Ermeniler, Rumlar ve Levantenler idi. Annem ‘tüccarların mahkemede tanıklık etmelerine izin bile verilmezdi.” derdi. Biz bu denli tüccar ne zaman olduk?

Taksim için düşünülen kışla yenilemesi utanılacak bir olgudur. Meydanın parka açılan cephesini o çirkin cephe ile tıkamak her zaman yüzümüzü kızartacak bir tasarım olacak.

Taksim yaya meydanını derinleştirecek bir tasarımla yeni bir cephe oluşturulması, doğru bir çözüm olmasa bile, o çirkin ve sahte cephenin yinelenmesinden çok daha iyidir. Yakın bir gelecekte sağduyulu insanlar o gerçek ucubeyi ortadan kaldıracaklardır.

BİLGİ YOKSA ZEKÂ İŞE YARAMAZ

Sevgili Okuyucular,

Berlin’e ve İstanbul’a yan yana bakınca neden hâlâ gelişmemiş bir kültür çengelinde çırpındığımız anlaşılıyor. Tarih bilmemek bir yana, dünyayı anlamakta da zorluk çekiyor bu toplum. Dünya tıp araştırmalarında önemli bir yeri olan Northwestern Üniversitesi’nin Öğrenme Bilimleri Enstitüsü’nün direktörü olan profesör Roger C. Schank’ın ‘Dinamik Hafıza’ (Dynamic Memory) adlı bir kitabı var; Cambridge University Press, 1999.) Shank ‘eğer bilgi yoksa zekâ’nın bir işe yaramadığını’ laboratuvar çalışmalarına dayanarak ileri sürer.

Türkler zeki ve dinamik dünya fatihleri idiler. Binicilikleri ve at üzerinde ok atmaları öteki ordulardan daha iyi oldukça hep başarılı oldular. Sonra ne olduklarını ise tarihler yazıyor. Anadolu’yu fetheden göçer Türkler, Osmanlı döneminin sonuna kadar cahil olarak yaşadılar. İşlerini de İranlılar, Araplar, Rumlar, Ermeniler, Levantenler ve devşirmeler gördü. 18. yüzyıldan sonra Avrupalıları da kullandılar. 19. yüzyılda Osmanlı başkentinde uzmanlık isteyen işlerin başına getirilenlerin bir listesini yaparsanız bunu görürsünüz. Yirminci yüzyılın başında % 90’ı köylerde yaşayan Türklerin içinde kaç tanesi okuma yazma biliyordu?

Entelektüel kurumlaşmasını hiçbir zaman gerçekleştirememiş bir toplumun çocuklarıyız. Bugün cehaletin niteliği değişti. Fakat öğrenilmesi gerekenler de olağanüstü arttı. Şimdi okuyarak cahil kalmaya devam ediyoruz. Uzman düşmanlığı devam ediyor. Yetişen uzmanları dışlayıp uslu diplomalılarla iş görüyoruz.

Bu bilgi düşmanlığının planlama ve tasarım uygulamasını, Taksim Meydanı’nda yaşayacağız. İstanbul 1950’den bu yana bu çorbasal gelişmelere çok sahne oldu. Yanlışlığın suçu Ahmet ya da Mehmet’te değil. Toplum entelektüel gelişmesini tamamlayamadı. Sokağı kirleten ya da kural dışı davranan vatandaş ile onun seçtikleri arasında fark olamıyor.

Biz otomobilli ve telefonlu bir ortaçağda yaşıyoruz. Fakat bu kadar tutarsız ve çirkini ne Ortaçağ Bağdat’ında, ne de Selçuk Isfahan’ında vardı. Bu toplumun kaderi mi? Yoksa nedenini keşfedemediğimiz bir yeteneksizlik mi?

Bizim toplum entelektüel kurumlaşmasını gereçekleştiremedikçe teklemek zorunda. Bu benim kişisel görüşüm. Birinci sorunumuz teklemenin varlığından çok, neden bukadar geri kaldığımızı anlamak iradesini gösterememek; İkinci sorun meydan planlamakla, buzdolabı satmak arasındaki niteliksel farkı öğrenememek!

16 Kasım 2012

Doğan Kuban


Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18061
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 16 Kas Cum, 2012 16:22

Güzel yazı, her ne kadar ilgili gazete ve yazarlarını takip etmiyor olsamda 10 üzerinden 9 verdim, Berlin iyi bir örnektir belki ama bana göre gerek yoktu, yazıdaki tek gereksiz şey bu kıyaslama bana göre. Eğer yanılmıyorsam bundan 10 yıl kadar önce Berlin için okuduğum bir şey vardı kişi başına düşen yeşil alan oranı, bu benim için yeterli bir kıstas gerisi boş ama evet haklılar bizde şantiyecilik ya da hani Başkanımızın yapacağım dediği Kent Şantiyeciliği diye bir şey yok, birileri düşünüyor, karar veriyor, sonra da yaptırıyor bu kadar, kent algısı, kent nedir, ya benim anam babam bile bilmez o Taksim Kışlasını doğru düzgün, onu geç tarihi değil ya bir kere? Neyin tarihi kimin tarihi yemişim öyle tarihi, sivilleşiyorduk hani eski kışlaları inşa ederek mi sivilleşiyoruz, yakında devşirme yeniçerileri de koyalım o kışlaların içine, absürd. Meydan yapıcaz derken gereksiz bir bina dikmek oraya, ya meydanın ne olduğunu bilmiyorlar ya da nasıl olsa bu halka herşey gidiyor koy ver gitsin babacım diyorlar.

Ve evet biz tüccarlık yapıyoruz başka bir şey değil, halk için değil halktan para kazanacak adamlar için bir şeyler yapıyoruz, sosyal devlet ve mutlu insanlar için değil. Yukarıda Kenan bir link vermişti orada resimler var Kışla tasarımı ile ilgili, tamam o mimari hoşuma gidiyor, bir şey demiyorum her tarafına eyvallah ama orada böyle bir yapıya gerek yok, yolu kapatıp daha çok güvenli, insanların eşini çocuğunu alıp oturabileceği bir alan oluşturmak varken onları bir yere kapatmak. Ama düşünüyorum da, aslında sorun bu zaten, orada bir Hyde Park yapsanız ya da neyse emsali güvenlik büyük bir sorun olacak, düşünün ki Taksim'de cüzdanınız gidiyor ve bir tane kamera yok görüntüleyen, polis arkadaşlarda nöbet değişimindeler ve yoklar, arsız ursuz ile başbaşasınız, Taksicilik yapıyor, adam arabasına binerken sizi soyuyor, neler neler, bunları işkembeden atmıyorum geçen yıl tecrübe ile sabitledim. Onun için evet orada kapalı bir mekan yapıp bir şekilde, arsızı ursuzu uzak tutma şansımız olur diye düşünüp te böyle bir şey yapıyor olabilirler, açık alan tehlikeli, kapalı güvenli, çok basit bir güvenlik stratejisi ama düşmeyecek kale yoktur :) bunu da unutmamak lazım.

Mesajıma şu fotoları da ekleyeyim, Arkitera tarafından yayınlanmış fotolardır,
Resim-Resim
Resim-Resim
Resim-Resim

Cevapla

“Karayolu Projeleri, İhaleler, İnşaatlar” sayfasına dön