at-D.35 » Avusturya Devlet Demiryolları 175. Yıl Etkinlikleri

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

at-D.35 » Avusturya Devlet Demiryolları 175. Yıl E

Mesaj gönderen Esat » 26 Ağu Pzr, 2012 18:00

Başlık açıp açmamakta kararsızdım ama elimde bir sürü foto var bir arada vermek daha doğru gibi geldi bu yüzden etkinliğede kısaca değinerek fotoları paylaşayım istiyorum. Aslında fotolar daha çok araçları gösterir gibi ama olsun.

Ayın 25 nde Avusturya Devlet Demiryolları yani ÖBB nin 175. kuruluş yıldönümü imiş, yani 1837 yılında demiryolu işletmeciliğine başlamışlar ama Wiki bilgileri biraz farklı orada 1842 tarihinde Avusturya Macaristan İmparatorluk Demiryolu olarak başladığı yazıyor, öncesinde sanırım farklı şekilde planlanmış. Her ne ise, bu tarihten itibaren başladıkları demiryollarını geliştirme çalışmalarında oldukça da başarılı olmuşlar, sadece Avusturya topraklarında değil imparatorluk zamanında eski Çekoslavakya toprakları, Yugoslavya toprakları ve Polonya topraklarında da demiryolu işletmesi yapmışlar. Tabi Avrupa'da savaşlar dönemi çokça etkilemiş özellikle 1938-1945 arasını ÖBB tarihçesinden saymıyorlar gibi :) hatta biraz önce bununla ilgili yaptıkları bir belgesel tanıtımı gördüm DVD sini satıyorlarmış. Bu tarihler arasında sözde zoraki bir şekilde NS yönetimine girdikleri için demiryollarıda otomatik olarak NS yönetimine geçiyor ve Reichsbahn, sanırım bu şekilde adlandırılan Alman imparatorluk demiryoluna devrediliyor, savaş sonrasında Almanya'nın savaşı kaybetmesi ile topraklarını geri alan ülke demiryollarını da yeniden kendi ulusal demiryolu olarak geri alıyor.

Bugün kurum bir holding olarak işletiliyor, holding bünyesinde yine %100 hisseleri kendilerine ait olan alt şirketler vasıtası ile işleri yürütüyorlar ve ortada pek aksayan bir iş görünmüyor, tabii ki bu şirketler pek çok taşeron firma ile çalışıyorlar ama buna rağmen çok ciddi bir istihdam gücü var. 2011 itibari ile yaklaşık 41.000 çalışanı bulunuyor, 2006 rakamları ile şöyle bir takım istatistikleri var onları da paylaşayım
Taşınan yolcu (milyon) 443
uzak mesafe (milyon) 29
yakın mesafe (milyon) 167
otobüs yolcusu (milyon) 247

Personenverkehr AG ye ait tren 392
Personenverkehr AG ye ait vagon 3.124
Otobüsler 2.096
Taşınan tonaj (milyon) 93
Yük vagonu sayısı 17.635
Lokomotif sayısı 1.246

Avusturya ağında yapılan demiryolu km. si (milyon) 147
Avusturya ağında taşınan brüt yük km. si (milyon) 73.448

İşletmedeki demiryolu (km) 5.702
Kendi üretimi demiryolu elektriği GWh 646
Demiryolu elektriği sağlayan santral 8
Katener (km) ~7.900
Hat bakım aracı (Adet) 3.725
Park&Devam Et alanları 234
Tünel 280
Köprü 6.495
Hemzemin geçit 6.000
Güvenlikli hemzemin geçit (sinyalliyi kast ediyor sanırım) 1.823
İyi oldu bak, kaç km. demiryolları varmış diye düşünüp duruyordum, ülke 83.879 kilometre kare, yani ülkemizin yaklaşık 10 da 1 i kadar.

Bu küçük bilgilerden sonra etkinlik ile ilgili kısa bir bilgi verip fotoğraflara geçeceğim. Ülke içinde başka noktalarda etkinlikler yapıldımı bilmiyorum açıkçası ama Viyana'da kentin kuzey gar ı olan ve zaten eski ismi de Kuzey Gar (Nordbahnhof) olan ve yakın zamanda tamamen yenilenerek Bahnhof Wien Praterstern ismini alan tren garı ve buraya en yakın bakım merkezi olan Jedlersdorf atölye ve park sahasında yapıldı. Etkinlik süresince gar ın kuzey peronu ve bu peronun 2 yolu işletmeye kapatılmıştı, bir yolda özel kaplanmış tek bir Taurus lokomotif ile bir adet yine özel folyo kaplaması yapılmış RailJet seti, diğer yolda ise yine aşırı derecede önem verdikleri iki Talent seti vardı. Bu Talentler yaklaşık 1 saat 15 dk. lık frekans ile Praterstern ile Jedlersdorf atölye arasında insanları taşıdılar.

Çok şaşalı bir program yoktu, aslında trenleri görmekte yeterliydi, gar ın 2 peronundan bir tanesi bu işe ayrılmıştı zaten, orada maket tren setlerinin çalıştığı bir maket seti, inşaatı devam eden Merkez Gar ı 360 derece panoramik görmeyi sağlayan garip bir alet, bir adet basit lokomotif eğitim simulatörü vardı, çocuklardan pek sıra gelmesi mümkün olmayan bu aleti denemedim ama bakınız aşağıda gerçeğini sürdüm :D yaptın mı tam yapacan kardeşim, işte Praterstern'e giriş yaparkene ben.

Resim

Depo ve atölye sahasında da büyük bir şey yoktu, daha çok insanlar atölye sahasını görsün, bir iki aracın içine girsin diye orada düzenlenmiş gibiydi, çocukları sevindirecek pek çok şey vardı, benim gibi tren görünce çocuklaşanları sevindirecek şeylerde vardı, daha çok Siemens in Taurus ve Talent üzerinden "sizin için yaptık" "ahanda Avusturya" falan gibisine getirilmiş araçlar vardı. Haksızlar mı? Bence değil, baktığınız zaman hızlı tren yolu olmayan bir ülke kağıt üstünde ama Rail Jet setlerinin 230 km/s ye çıktığı yerler var, tip olarak benzemesede hem araç hemde konfor olarak YHT den kalır yeri yok, kaldı ki zaten elektrikli lokomotif dünya hız rekoru da bu setleri çeken Siemens Taurus lokomotiflere ait 347km/s ile. Talent serisi araçlar ile hem banliyö hem de bölgesel tren olarak kullanılıyor, onunla ilgili bir belgesel yayınlamıştım galiba? Almanca idi ama olayı özetliyordu, bu iki araçta Siemens ile ÖBB yani Avusturya Devlet Demiryollarının ortak çalışması gibi, yani %100 Österreich demiyorlar ama "biz halkımız için yaptırdık" diyorlar.

Bir de Taurus Lokomotif resmi koyarak, diğer mesajlara geçeyim. Takip eden mesajlar daha çok resim ağırlıklı olacak.
Resim

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 26 Ağu Pzr, 2012 18:47

Praterstern tren garından başlayayım, ilk önce Rocco model tren imalatçısının sponsorluğu ile reklam kaplaması yapılmış olan (tahmin ediyorum çünkü üzerinde reklamı vardı) bir Taurus lokomotif vardı, yani hoş olmuştu koyalım fotoları bakalım.

Resim
Resim
Resim
Resim

Bu da Rail Jet seti ve içinden fotoğraflar, ilk defa içini gezme şansım oldu şöyle izah edeyim Business class harikaydı, o koltuklar uçakta falan yoktur ya, gerçi hiç uçakta business uçmadım ya ama harikaydı. ayrılmış bölmelerde, laptoplar için elektrik bağlantılı ki özel bir şey değil 2. sınıfta bile vardı ama sayısı az tabii ki, lamba falan küçük detaylar genel olarak yolculuk konforunu belirleyen bence koltuk ve koltuklar harikaydı :)

Resim
Resim
Resim
Resim

1. sınıftayız, burada koltuklar biraz farklı yani öyle istediğiniz gibi eğip büğemiyordunuz ama yine de konforlu, tabii doğal olarak daha çok koltuk var.

Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

Son koltuk resmi yan, dikine çektiğim resimler ne hikmetse yan çıkıyor :) idare edin düzeltirim bir ara, sırada 2. sınıf var. 2. sınıfa geçer geçmez fakirlik kokuyor, ortalık böyle bir salaş, ucuz malzeme :D:D hohohooho ulen ne iş ya, 1. sınıf, 2. sınıf sonra direkt orta okul. :) 2. sınıfta en büyük fark artan koltuk adedi, koltukların kumaş kaplaması, kafa yaslama yerindeki kumaş rengi ve daha az masa ve dar alan.

Resim
Resim
Resim

Valiz koyma yerleri, sınıf değiştikçe adedi azalıyor :)
Resim

Bebek arabası bırakma alanı
Resim

Çocuklar için yolculuk süresinde film izleyebilecekleri sinema alanı
Resim

Bu yan resim olayı beni sinir etti ama şimdi uğraşmayacağım. Bir de genel olarak şunu söyleyeyim 1. sınıf ve business class ın tuvaletine göz atmadım ama 2. sınıfınki çok dardı, uçak tuvaleti gibi, tamam içinde bebek altı değiştirme tablası dahi var ama lavabo falan çok kısıtlı bir alanda, bu açıdan bu araç ile ilgili tek negatif notum diyebilirim, yakışmamış. Foto koymayacağım yer dar ve makinemin çekim alanı da dar olduğu için tam olarak fotoğraflayamadım.

Resim
Resim
Resim

Bir eksi notumda şu kapıdaki açılan basamak için, peron ile arada o basamak kadar daha boşluk kalıyor, seviyesi falan gayet uygun ama o açıklık bence rahatsız edici.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 26 Ağu Pzr, 2012 19:05

Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

Sırada Talent tren setinden fotoğraflar

Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

Bu son fotoğraf Talent in tuvalet hizmeti, adamın çıkarken bir 50 cent atası geliyor :) Rail Jet te ki tuvalet ne kadar kötüyse Talent teki tuvalet o kadar iyi, hatta biraz abartılı derecede iyi.

Hakan
Kadrolu Personel
Mesajlar: 1434
Kayıt: 29 Oca Sal, 2008 15:44

Mesaj gönderen Hakan » 26 Ağu Pzr, 2012 19:16

Konu demiryolu ama ben Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun birlikteliğinin kökenini bir türlü anlamıyorum. Onlar aynı millet değil diye biliyorum Avusturya'nın bir de Almanlar ile bir köken birlikteliği var herhalde ama 2.Dünya Savaşı bu durumu da etkilemiş galiba?

Kısaca bildiğince bize de anlatıver de Osmanlı'nın en çok savaştığı 2.ülkenin ne idiğini biz de öğrenelim?

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 26 Ağu Pzr, 2012 19:28

Son olarak depo ve bakım sahasından da fotoları koyayım olayı bitireyim :)

Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

Resim
Resim
Resim
Resim

Son olarak bu aracı göstereyim, araç multi modal train olarak tanımlanmış, aslında aradan vagon çıkarıp başka fonksiyon olan bir vagon takıp başka işler için kullanılabiliyor diye böyle bir isim vermişler, bana göre aracı özel kılan bu değil, burada gördüğüm hali ile bence çok fonksiyoneldi hele ki personel bölümü evlere şenlikti. Personel bölümünde duşakabinler, tam teşekküllü mutfak, dinlenme odası ve yatak odaları düzenlenmiş bir vagonları var, vallahi o ekipte çalışasım geldi :) aracın amacı demiryolu hattındaki yabancı ot temizliği. Bunu kimyasal kullanarak yapıyor, her bölge için yapılmış püskürtme ayarları var, tüm çalışma zaten bilgisayarlar ve kameralar tarafından konrtol ediliyor, araç Nisan ayından Ekim e kadar geçen sürede Avusturya genelinde yaklaşık 9000 km. yol yapıyor sadece bu iş için, fotoğraflar.

Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

Aracın görev süresince sürekli yolda olan personele sağladığı konfor harika, yani bir şu makinaya bakıyorum bir de bizim demiryolu personelinin imkanlarına bakıyorum, biraz sıkıntı var gibi. İnsana değer vermeyi öğrenmek lazım, sadece demir ağlar ile örmek yetmiyor insanlara işe aidiyet hisside sadece partizanlık ve para ile verilmiyor, yol çok örmekle bitmez de kafaları nasıl düzelticez bilmiyorum.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 26 Ağu Pzr, 2012 19:43

Hakan yazdı:Konu demiryolu ama ben Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun birlikteliğinin kökenini bir türlü anlamıyorum. Onlar aynı millet değil diye biliyorum Avusturya'nın bir de Almanlar ile bir köken birlikteliği var herhalde ama 2.Dünya Savaşı bu durumu da etkilemiş galiba?

Kısaca bildiğince bize de anlatıver de Osmanlı'nın en çok savaştığı 2.ülkenin ne idiğini biz de öğrenelim?
Yok güzel soru Hakan, konu demiryolu olsa da. :) Aslında iki ülke arasındaki demiryolu işlerinide konuşmak lazımda kalsın şimdi. Açıkçası tarihsel bilgim yok, bir de şöyle bir durum var Türk kuşatmaları bile bir Türk tarafının anlattıkları var bir de bunların, hangisi doğru? Tarih nedir? Ben şunu anladım tarih kim ne yazıp bunu insanlara anlatırsa o dur, başka da bir halt değil. Yani istediğim yalanı yazıp bunun insanlar tarafından tarih olarak bilinmesini sağlayabilirim, bugün belki daha zor ama geçmişte çokça böyle yürümüş sanki işler.

Bu açıdan bana sorarsanız Avusturya'nın herşeyi yalandır, yani Avusturya-Macaristan imparatorluğu? Ben şahsen Avusturya lı diye bir etnik köken olduğuna inanmıyorum, sadece bu bölgeyi yöneten bir aile var bunların en bilinenleri Habsburg hanedanıdır, bu aile ve türevleri bu bölgede bir krallık olarak hayatlarını sürdürüyorlar tebaa kim? Macarlar, Slovaklar, Çekler ve bir kısım İtalyanlar tabii genişleme sürecinde buna Hırvat, Boşnak, Sırp ve Polonyalılarda katılıyor. Bugünkü Avusturyalılar daha çok bu genetik çorbanın mahsulü tabii Almanlık'ta var. Başar daha iyi bilir ama hanedan olarak kökenleri daha çok Alman olabilir diye düşünüyorum. Zaten ülkenin ismi ÖSTERREICH yani DOĞU KRALLIĞI, bir ırka ya da kavme ithaf edilmiş bir isim değil bölgeye ithaf edilmiş bir isim.

Genetik yapı dışında ortaya çıkan şöyle bir durum var o dönemde dünya çapında var olan ki Osmanlı'nın da çokça kullandığı bir yapıyı kullanmışlar, kız almışlar kız vermişler, olayı kotarmışlar. Bunu da en çok Macar krallığı ile yaptıkları için birleşerek tek güç halinde ilerlemeyi tercih etmiş olabilirler, mesela en meşhur Kraliçelerden Sisi (gerçek ismi Elizabeth galiba) Macar kralının kızı ve hiç adam yerine konulmamış, sıfatı bile Macar Kraliçesi :) Avusturya Kraliçesi olarak tanımlanmamış, hani şu bizim Muhteşem Yüzyıl'da izlediğimize çok benzer hadiseler mevcut, şunu iyi anladım ki o dönemde imparatorluklar şahlar kırallar imparatorlar değil bunların anaları ve bazende karıları yönetmiş, bütün olay bu. Mesela eski Almanca öğretmenim tarihini de söyledi ama unuttum Meksika'nın bir zamanlar Avusturya toprağı olduğunu söyledi :) İspanya kralına kız veriyorlar ve düğün hediyesi olarak bu prensese adam Meksika'yı hediye etmiş ya, ohaa diyorum artık. Yine aynı şekilde Fransızlar ile de sıkı ilişkileri var, yanılmıyor isem Türklere karşı zaferi kazanan Prens Eugen bir Fransız prensi bu savaşı yönetmek için geliyor, Avusturya imparatoru Linz deki sarayına kaçıyor ve Eugen savaşı yönetiyor, şimdi savaşı kim kazandı?

Açıkçası garip, karışık bir ilişkiler yumağı, tabii bu anlattıklarım yüzeysel olarak Avusturyalılardan ya da burada okuyanlardan dinlediğim ya da yarım yamalak okuduklarımdan anladığım ve kendi gözlemim. Aslında daha uzun uzun yazmak isterimde bir türlü bilgileri güncelleştirip resimlerini yükleyemediğim bir Viyana anlatımım var, malum gezi başlığı açmıştım ya, eski bir forum sitem vardı orada yayınladığım gezi yazılarımı yayınlayacaktım, burada tartışırız o başlığı açarsam oraya taşırım, dediğim gibi doğru yanlış bayağı bir gözlemim var, niye bilmiyorum paylaşmak istiyorum. :D

2. dünya savaşındaki durum biraz daha farklı bugün bu iki ülkenin insanı sokakta birbirinden nefret eder, birbirinin tutanlar sadece nazilerdir. Diğerleri açıkça hakaret kelimeleri bile kullanırlar, buna rağmen son yıllarda bir sürü Alman ancak burada iş bulabildi ve zaten olmayan iş piyasasını iyice daralttılar, neyse bu da ayrı mevzu. Adolf Avusturya kökenli, ha aslı tartışılıyor yok yahudiydi, yok yahudi biri hizmetçisinden yaptı falan bunlar magazin adam Avusturyalı, Viyana üniversitesine kabul edilmeyince kendini Almanya'da buluyor ve her nasılsa böyle bir siyasi oluşumun başına geçiyor. İşsizliğin yükseldiği her dönemde iktidara geliyor ve aç insanlar ancak savaşar ve daha çoğuna sahip olarak efendi olabilirler mantığı ile inasnları başka ülkelerin üzerine sürüyor. Avusturya'da o dönemde NS sistemi yasak, bir parti kuruluyor ama anayasal gerekler ile reddediliyor, Almanya ve Hitler Avusturya'yı açıkça tehdit ediyor ya bu partinin faaliyetine izin verin ya da geliyorum diye, izin vermiyorlar ve geliyor :) Gelişinde hiçbir direniş ile karşılaşmıyor aksine Heldenplatz da milyonlar tarafından kucaklanıyor (zoraki olduğu aşikâr) ve Nasyonal Sosyalizmi deklare ediyor, bugünden sonra benimsiniz gardaşlarım diyor. Bunun iki ülke halkı arasında bir gerilim yarattığına inanıyorum açıkçası, geçmişten gelen bir şey var bence. Dediğim gibi Başar belki daha doğrusunu ya da Alman bakış açısını daha iyi biliyordur.

Hakan
Kadrolu Personel
Mesajlar: 1434
Kayıt: 29 Oca Sal, 2008 15:44

Mesaj gönderen Hakan » 26 Ağu Pzr, 2012 21:49

Çok sağol, ben zaten tarihçilerin bilimsel kaynaklı düşüncelerini değil de senin gibi tarafsız ve bilimsel tarih temelsiz fikirleri merak ediyordum.

1876 Avusturya-Macaristan

624.045 kilometrekare, 37.630.000 nüfus, Franz Joseph Kral, Başkent Viyana (2.156.000) ve dünyanın en büyük 7.şehri

Kaynak: Yılmaz Öztuna (Bir Darbenin Anatomisi)

Dmiryoluna tekrar bağlayayım, bence ülkelerin geçmişini bilmek de önemli. Şöyle düşünmek lazım, o yatırımların finansmanı nasıl sağlandı?

Ya da elinden çıkacağını bilse; Abdülhamid Bağdat demiryolunu yaparmıydı? Ya Hicaz'a? Daha gelir elde edemeden kaybedileceği bilinse koca Süveyş kanalı açılırmıydı?

O paralarla, anadolu da 2-3 bin km demiryolu da yapılabilirdi...

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 26 Ağu Pzr, 2012 22:00

Tabii ki önemli, Avusturya bu demiryolu ağının finansmanını nasıl sağladı bilmiyorum, açıkçası burayı şu sebepten dolayı çok seviyorum, bir kitapçıya girdiğinizde kesinlikle demiryolu ile ilgili kitap bulursunuz, büyük bir kitapçıya girerseniz pek çoğunu bulursunuz. Ben bu zamana kadar Viyana raylı sistem tarihini anlatan kitaplar aldım hep bir iki tanede genel demiryolu tarihi ama Avusturya demiryolu tarihi üzerine de pek çok kitap var, hatta elimde gigabytelar dolusu video var ama izleyemedim.

Avusturya ne kadar sömürgeci bir ülke bu konuda fikrim yok, yani eğer kast ettiğin şey Avusturya da sömürgelerden gelen paralar ile yapmıştır falan gibi, açıkçası sanmıyorum çünkü Akdeniz'in dışına açılamamışlar, zamanında Akdenize limanları olması sebebi ile deniz filosuna sahip olmuş bir ülke, bugün sadece tuna nehrindeki polis tekneleri var. Bugünkü Avusturya'nın zenginliğinin sebebini çok rahatlıkla açıklayabilirim, sanayileşerek teknoloji üretmek ve bunları satmak, topraklarında petrol çıkmadan petrol üreten nadir (belkide tek) ülke olmak (Libya'nın en büyük üreticisi bildiğim kadarı ile) bir savaş sonucu olarak kendi kendine yetmek zorunda bırakılmak, ve vergi vergi vergi vergi ve toplanan her vergi çalınsada muhakkak yol su elektrik olarak geri dönüyor. Korkunç bir vergilendirme sistemi var ve korkunçta kaçak var, eğer kaçak olmasa düşün ne durumda olurlar. (Halk değil devlet zenginliğini kast ediyorum) ceza müessesi mükemmel işler, çatır çatır ceza keserler, küçücük Viyana kenti yanlış park ve radar dan kestiği paralar ile yılda milyon euro gelir elde ediyor. Ama dediğim gibi bunun dışında geçmişte sömürgecilik zamanından bir geliri var mı bilmiyorum, belki firma bazında ama ülke olarak hiç duymadım, her ne kadar uzunca bir süre izole edilmiş bir ülke olsa da Macaristan ve eski Yugoslav ülkeleri üzerinde ticari etkisi hala sürüyor diyebilirim.

Hakan
Kadrolu Personel
Mesajlar: 1434
Kayıt: 29 Oca Sal, 2008 15:44

Mesaj gönderen Hakan » 26 Ağu Pzr, 2012 22:50

Sömürgeci olduklarını düşünmüyorum, en azından kendi kıtaları dışına çıkmamışlar. Peki Macaristan'da demiryolu şebekesi ne durumdadır?

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5555
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 26 Ağu Pzr, 2012 22:52

Avusturya’nın tarihini öyle bir iki satırda yazamaz kimse, çok zor. Ayrıca, Türkiye’de(n) tanınan »halk« ve »ulus« kavramlarından çok farklı başka görüş açıları gerek. Yani, zaten hep diyorum, »ırk« yoktur, burada hakikaten bir insan grubu ya da etnik şey de rol oynamıyor.

Almanya da aslında öyle. Alman ne? Alman kim? Alman »Avrupalı«, »Afrikalı«, »Anadolulu« veya »oralı buralı« gibi toplama bir isimlendirme. Alman kimliği farklı halklardan oluşmuş, o yüzden hâlâ da eyaletler var. Avusturya’nın da eyaletleri var. Aslında Avrupa ülkeleri de eyaletler gibi, bunlar eski zamanlardan, ülkenin ülke değil de krallık, düşeslik vs. gibi şeyler olduğu zamandan. Hâlâ öyle ülkeler var, minicik, ama var: Lihtenştayn, Andorra, San Marino, Monako ve Vatikan. Vatikan bugün küçük, ama eskiden koskoca bir ülkeydi, »halifelik« gibi bir cisim, yani dinî bir şey, krallık değil (off, anlatması zor, Türkçe’de anlatmak için sözler eksik veya sun’î).

Almanya’yı »yapan« krallıkların bir tanesi, en önemlisi de diyebiliriz belki, Bavyera. Bavyera 1950’lerde Almanya’dan ayrılmak da istemişti. Belçika’dan büyük Bavyera hür olmalıdır falan dendi. O Bavyera’nın Doğu’su bugünün Avusturya bölgesi, kısmen. Bu şimdi 1000, 1100 sene evvelki durum. Nitekim Almanya ve Fransa da 1300 sene evvel tek bir ülkeydiler. Avrupa’nın kökenini anlamak zor, bu kadar tarihine giren de azdır. Meselâ Lüksemburg ve Hollanda da eskiden, çok eskiden, Alman Birliği’ne aittiler. heh, Alman Birliği diyelim. Avrupa Birliği gibi. Bunlar bir birlikti, tek bir Alman halkı yoktu, hâlâ yok. Farklı etnik gruplar, farklı diller, farklı ağızlar. Flemenkçe, Lötseburkça (Lëtzebuergisch, Lüksemburg’un dili), Alemanca ve Saksonca hepsi »Almanca« ama Türkçe, Özbekçe, Kazakça gibi farklılar.

Almanya Birliği’nin eski ismi »Alman Ulusları Kutsal Roma(lı) İmparatorluğu« (Heiliges Römisches Reich Deutscher Nationen). Aşağı yukarı 700 ile 1800 arası vardı bu. Bu büyük bir birlikti. Avusturya da bunun bir parçasıydı, hiç »Alman olmayan« (Almanca konuşmayan) bölgeler de. Macarlar bir zaman ve süre Avusturya bölgesini fethetmişlerdi. Sonra beraber bir imparatorluk oldular. He, Almanya denen şeyin »baş« krallığı Prusya idi (Preußen). Berlin Prusya kenti, galiba başkenti bile. Ama Köln de Prusya Königsberg (bugün Rusya’da, Kaliningrad) Prusya, yani bu Prusya acaip büyük bir cisimdi. Prusya, Almanya, Bavyera, Avusturya … bunu Avrupalı olmayan, yabancı olan, zor anlar. Ama Alman da pek anlamaz :-) Okulda öğretirler, ama zor. He bak, İngiltere de aslında Alman idi, Angeller ve Saksonlar, Anglosaksonlar. 800 ile 1000 senesi arası dil de bugünün Almanca’sına benzeyen Anglosaksonca, sonra 1100 sularında Romanlar, yani Fransızlar oraya geçip, ortalığı büsbütün karıştırdılar, İlgiltere ve İngilizce oluştu (çoook basitti bu anlatmam şimdi). Yani, Alman dediğimiz Cermenler vardı ve var, Roman dediğimiz Lâtin dillerini konuşanlar ve Slavlar. Bir de Keltler (Galata). Başka pek bir şey yoktu. He pardon, doğuda Yunan vardı, o daönemli, çünkü Yunanistan dediğimiz de çok karmakarışık bir kültür (Siçilya, bugünün Türkiye’si, bunar eski Helen kültür bölgeleri). Alman krallıkları ve Yunan krallıkları (vesaire) hepsi karıştılar. Bunlara Rus da, Bulgar da, İngiliz de dahil. Tek bizim Sultanlar bu konuda biraz uyudular :-)

Avusturya-Macaristan, Avusturya Kayseriliği (Kaiserreich) sonrası, yeni bir çoketnik imparatorluktu, yani 1800’den sonra (!), yeni bir olay.

Etnisite konusu hem genetik açıdan, hem kültür açısından acaip çoktaraflı ve öyle basit »köklü« veya »menşeili« şey değil. Eski kavimler göçleriinden dolayı, eski zamanın Asyalısı bugünün Avrupalısı. Avrupalı dediğimiz insan etnik, genetik olarak bugünün Kuzeyafrika ve Asya tarafından göç etmiş insanlar. Zaten insanlık herhâlde ilk Kuzeydoğuafrika’da oluşmuş bir şey. Oradan Avrupa’ya ilk göç, aynı anda Asya’ya göç, Asya’dan da Avrupa’ya ikinci göç. Bugün genetik açıdan en modern etnik insan, tutunun, Avusturalya’daki yerli halk.

Neyse, Avusturya dedik, Avusturalya oldu :lol:

Hee, unuttum, şunu da ekleyeyim … şu yaşadığım bölge de eskiden Avusturya’ya aitti, Vorderösterreich »ülkesi« idi, Avusturya’da kalmak da istediler, ama artık bilmem kimler Avrupa’yı yeniden düzenlerken, buraları Almanya oldu, Almanya/Bavyera’ya ait olabilecek bir yer (neresiydi, unuttum, hay aksi, galiba Salzburg) da Avusturya’ya eklendi. Hâlâ Freiburg’un ve etraftaki bazı kent ve kasabaların armalarında Avusturya Renkleri görünür, kırmızı beyaz, haç ve kuş, vs. Alman renkleri siyah kırmızı ve sarı, değişik kombinasyonlarda, Bavyera da kendisine has mavi. Yeşil de var bazılerinde, ama o şimdi başka konu.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 26 Ağu Pzr, 2012 23:04

Macar demiryollarını hiç görmedim, incelemedim de ama büyük ihtimal ile İmparatorluk günlerinden kalan bir altyapıları vardır, o dönemin güçlü ülke ve kentlerinin tamamı raylı sistemleri çok etkin bir şekilde kullanmışlar. Bugün eski Yugoslav ülkelerindeki demiryollarının da çoğunda Avusturya etkisi var diye biliyorum, yani gittikleri yere demiryolunu götürmüşler. Bunda belki oralardaki maden ya da üretim mallarını taşımak belki de askeri amaçlar vardı bilmiyorum. Gerçi her ne kadar Bosna'da Bosna ray ölçüsü diye garip bir ray açıklığında işletme yapılmış olsa da. Ama kent içi sistemleri tramvay bazında bu ülkelere kuranda Avusturya-Macaristan imparatorluğu.

İmparatorluk döneminde hizmet yönetmiş bir adam var Karl von Ghega, bu arkadaşın ismini daha önce çok duymuştum işletmecilik anlamında dönemin duayenlerinden diye, teknik yönü nedir bilmiyorum, yani Avusturya demiryolu teknolojisine bir şey katmışmı bilmiyorum. Fakat mesela garip bir şey var bunu geçen hafta okudum, Viyana başlığında yazmıştım eğer okudu iseniz Viyana içinde ve çevresindeki belli mesafede yer alan demiryolu hatlarının işletme prensibi değiştirildi, normalde işletme soldan yapılıyordu, yeni Merkez Gar ın pozisyonu ve fonksiyonu nedeni ile işletme artık sağdan yapılıyor, gazetelerde neden Avusturya'da soldan işletme var sorusunun cevabı demiryolu hatları inşa edilirken mühendislerin (bir isim vardı aklıma gelmiyor) İngiliz olduğu ve sistemi doğal olarak kendilerine göre inşa ettikleri yazıyordu, yanlız bunu çok garip görmeyelim yine şu an hatırlamadığım bir tarihe kadar karayolu trafiği de bir dönem soldan işlemiş :)

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5555
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 26 Ağu Pzr, 2012 23:08

Prag, Çekya ve Slovakya da o imparatorluk döneminden çok damga yemiş. Ama bütün bunlar çok eskilere geri giden eski imparatorluklarla da ilgili, Alman imparatorlukları vs. Ama o zamanlar daha demiryolu yoktu :-)

Ve evet, trafik bazı yerlerde soldandı, İsveç meselâ, Avusturya (1938’e kadar), Çekoslovakya, Macaristan. İngiltere ve İrlanda öyle kaldılar. Avrupa uyum bilmemnesi yüzünden değiştirme plânı varmışmış, ama. Ada olduklarından durumlatrı biraz farklı.

Cevapla

“Etkinlikler [Sempozyum-Konferans-Toplantı]” sayfasına dön