ank-M.10 » Ankara Metro Araçlarının %51i Yerli Olacak!!!

Kullanıcı avatarı
Özgür Türkler
Sezonluk Yolcu
Mesajlar: 363
Kayıt: 15 Oca Prş, 2009 08:44

Mesaj gönderen Özgür Türkler » 19 Oca Prş, 2012 19:40

Merhaba arkadaşlar,
Pek fazla mesaj yazmasamda tüm yazdıklarınızı okumaya çalışıyorum.
Gözlemim şu, sevgili Esat, malum parti gibisin hep eleştiriyorsun :)
Yııllarca durup,bekleyip birden bire yüz yıldan fazladır araç üretenleri yakalamak tabiki bir kaç senede olmaz ama bir yerden de başlamak gerek diye düşünüyorum. Belki Çin'in yaptığı gibi önce kopyalayıp sonra öğrenip sonrada kendimiz geliştirmeyi becerebilmek lazım.
Bugün Bursa'da olduğu gibi önce kolayından başlayıp tramvay üretirsin, sonra bunu geliştirip metro aracı üretirsin. Bunu yapanlar uzaylı değil onlarda insan. Evet bizden belki binlerce fersah önceler ama birileri yaptığına göre bizde bunları yapabilir hatta daha iyilerini üretebiliriz.
Şimdiye kadar bu işler devlet tekelinde kaldığından ar-ge işleri pek olmuyordu belki ama artık ortada en azından kestirebilir bir pazar ve imkanlar var. Teşvik vs. mekanizmaları ile o aradaki binlerce fersah farkı kapatmamıza yarayacak dinamizmin oluşmasına sebep olacak havuçlar lazım. Bu %51 hikayesini o havuçlardan biri olarak görmek lazım.
Anlattıklarımdan iktidar partisi yanlısı gibi görünüyor olabilirim ama şimdiye kadar oy vermedim oy vermeyi de düşünmüyorum :)
Ama doğru yada doğruya yakın şeyler yapılıyorsada bunları alkışlamak lazım bence, her ne kadar abartıp pireyi deve gösterme sevdalıları olsalarda... Bugün yan sanayi vs ile %51'i oluşturur 5-10 sene sonrada %100 yerliye getirmenin yolunu açarsın. O %51 in nasıl ölçüleceği konusunda herkesin şüphesi var ama dediğim gibi bir yerlerden başlamak lazım.
Bugünkü büyük firmaların pek çoğu fason iş yaparak başladı yola.
Bizdeki özel sektörün dinamizmi ve Türk'ün zekasına güvenim sonsuz.
Sadece kaporta yapmak elbette yetmeyecek. Scada'sından elektroniğine , bojisinden cer motoruna kadar hepsini yapacağız. Biz bunu istemesek bile yapmak zorunda kalacağız. Bizdeki gelişmeyi gören Avrupalı firmalar bizden korkup bojisini , cer motorunu vs vermemeye başlayacak. En azından işte o zaman kendimiz üretmek zorunda kalacağız(eğer o zamana kadar büyük ortak olmadılarsa tabi).
Hepsini bir anda yutmaya çalışıp boğulmakta var, planlı bir şekilde yavaş yavaş yutup hazmetmekte. Ben Bursa da üretilecek tramvayı dört gözle bekliyorum. Halka sundukları ilk hafta sonu üşenmeyip Bursa'ya gidip göreceğim. Eksik olabilir , sorun değil , kimse ilk seferinde mükemmele ulaşamaz. Önemli olan mükemmele ulaşma azmi ile yolculuğa başlamaktır.

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5555
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 19 Oca Prş, 2012 20:03

Senin Türk'ün zekâsına güvenin sonsuz, benim de; ama problem işte tam burada başlıyor. Bizde bir tilki zekâsı var ki (bu bir Alman deyimi), şantiyede yüzlerce kilo gereksiz demir kalıveriyor. Araç söküp takınca, onlarca vida kalıveriyor. Her şeyi Allah veriyor, Allah aliyor. Alman bu kadar zekî olamaz. Gerektiğinden çift misli demir atar betona. Vidaları nevrotik şekilde plâna göre takar. Biz güleriz. Çinli hele çok güler. Ama şimdi zekâ bu işte iyi mi, kötü mü, işte ona aklım ermiyor. Zekâm yetmiyor galiba :P

Gerisi yazdıkların güzel, katılırım. Ama bir kaç kez yazmıştım, bizde ciddiyet eksik. Sen havuç diyorsun, ben çocuk bahçesi diyorum. Alttan almak diye bir tabir var ya, kendinden emin köpek havlar mı? Hayır, tatlı tatlı bakar, güm diye ısırır. Biz böyle şu kısa boy hev hev hev köpekleri gibi ses çıkarırsak, bundan kim hoşlanacak? Biz ve bizimkisi gibi, vayyybeee diye diye miii, yoksa etraf mı?

Esat benden biraz farklı, dediklerimi hiç de he demez, o beni elştirir, arada damarlarım tepreşir, ben ona bağırırım, iki bayağı değişik ve uzak kutuplardan “eleştiriyoruz”, ama ortak bir noktamız var: İkimiz de iyisini istiyoruz ve kritik bakıyoruz. Ayrıca fazlasını görmüşüz, görüyoruz. O yüzden de mukayese ediyoruz. Hemen komplekse kapılmaya gerek yok, ama işin komik tarafı, görmemiş bir çok “saksıcı” (bu lâfa benzer bir şeyi Esat söylemişti bir zamanlar galiba …) deli gibi heyecanlanıyor. Soğukkanlılık çok önemli bir özellik bence.

Bursa ve Tramvay? İlk önce: Ne alâka! Sonra: Eh peki, neden olmasın. Ama buyursunlar, gitsinler, yapsınlar, ONDAN SONRA göstersinler. Yapcaaz, edceez, şee'edceez, olcaaz … yani, havuç dediğin çok hızlı şekilde bayatlar, biz ise turp temennî ediyoruz. Yap; göster; söyle. Söyle, yapma, hele hele hiç gösterme … olmuyor.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 19 Oca Prş, 2012 23:45

Ben sizi cevaplayayım şimdi bir güzel :D
Gözlemim şu, sevgili Esat, malum parti gibisin hep eleştiriyorsun
Özgür çok teşekkür ederim beni bayağı bir güldürdün :) çünkü 2 haftadır bu muhabbet başımda zaten :D ismim ana muhalefete çıktı ama ben sadece şunu görmenizi isterim, ben parti içi muhalefetim ve samimiyetime inanın ki sözlerim ne kompleksli ne evropa yalakası bir adamın sözleri tek istediğim nasıl olursa olsun yapalım değil, doğrusunu yapalım, tek derdim bu.
Ama doğru yada doğruya yakın şeyler yapılıyorsada bunları alkışlamak lazım bence, her ne kadar abartıp pireyi deve gösterme sevdalıları olsalarda...
Eğer alkışlamıyor gibi görünüyorsam bu benim ifade eksikliğim demek ki, yazılarım içinde defalarca söylüyorum bu işi destekleyelim olsun, yapılsın, böyle de başlasın ammmaaa işte ikinci cümlendeki olay beni fıtık ediyor, hasta oluyorum, Başar' da zaten bu konuya değinmiş, ben bunu istemiyorum. Bana hala insanları aptal zanneden politikacı, bürokrat ve kurum yöneticilerinden gına geldi.
Bugün yan sanayi vs ile %51'i oluşturur 5-10 sene sonrada %100 yerliye getirmenin yolunu açarsın. O %51 in nasıl ölçüleceği konusunda herkesin şüphesi var ama dediğim gibi bir yerlerden başlamak lazım.
Bugünkü büyük firmaların pek çoğu fason iş yaparak başladı yola.
Bizdeki özel sektörün dinamizmi ve Türk'ün zekasına güvenim sonsuz.
%100 doğru, ben farklı bir şey söylemiyorum ama eleştirilerim arasında kayboluyor olabilir.
Hepsini bir anda yutmaya çalışıp boğulmakta var, planlı bir şekilde yavaş yavaş yutup hazmetmekte.
Eh işte korkum bu, her zaman olduğu gibi olacak diye korkuyorum. Şans mı vereyim? Nereye kadar? Bitmedi mi artık bu mantalitenin kredisi?
Ben Bursa da üretilecek tramvayı dört gözle bekliyorum. Halka sundukları ilk hafta sonu üşenmeyip Bursa'ya gidip göreceğim. Eksik olabilir , sorun değil , kimse ilk seferinde mükemmele ulaşamaz. Önemli olan mükemmele ulaşma azmi ile yolculuğa başlamaktır.
Kesinlikle haklısın, bende Bursa nın aracına korkunç güveniyorum, ortaya bir şey çıkacak, öyle ya da böyle, kötüde olsa ben o aracın destekçisiyim, çünkü gördüğüm kadarı ile bugüne kadarki en gerçekçi yaklaşım oldu.
Bursa ve Tramvay? İlk önce: Ne alâka!
Çok alaka, bu ülkenin araç üretim konusunda belli başlı iki noktası var ise bir tanesi Bursa' dır ve onda da birincidir. Bence de bir araç üretilecekse bunun şasi, kaporta, cam, kapı, çerçeve ve belki klima cihazları falan gibi ağır sanayii işleri kesinlikle Bursa' da yapılabilir, bununla diğer işler orada yapılamaz demiyorum, onlarda yapılabilir. Bursa' nın bir diğer avantajı eğer bu konuda bir üretim yapabilir ve bu aracı yurtdışına satma becerisinide gösterebilir isek denize kıyısı ile ideal bir lojistik konumda olmasıdır.

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5555
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 20 Oca Cum, 2012 10:28

Ne alâka yazdığımda, önüne bir “ilk önce” yerleştirmiştim, ardından da bir cümle geliyor. Yani cevaplamana gerek yoktu, çünkü soru değil, bir düşünce gelişimi çizdim. Bursa tabiîki tramvay konusunda ilk akla gelecek bir yer değil. Senin söyledikleri makul olsa da. Ona bakarsan, İstanbul daha elverişli olurdu (olsun demiyorum, Bursa olsun).

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 20 Oca Cum, 2012 11:12

Bende onun için cevaplıyorum zaten, konu üretim ise Bursa söz konusu olmalıdır diyerek, çünkü ilk yapılan araç bir tramvay olsa da üretilecek olan şey raylı sistem aracı yani devamında diğerleri de üretilebilir ve üretilecek.

İstanbul'un daha çok araca ihtiyacı olması üretimin orada olmasını gerektirir mi peki? Ben o anlamda düşünmedim, Ankara, İzmir, diğer Anadolu kentleri hepsinin ihtiyacı olacak. O zaman ihtiyaçlar paralelinde lojistik olarak bir ortak noktamı belirlenmeli yoksa zaten bir şekilde toplu taşıma aracı üretimi yapılan bir kent bu konuda merkez olarak seçilmeli mi? Bunu daha önce tramvay üretim başlığında da tartışmıştık, çeşitli parçaları başka illerde üretilerek montaj için asıl üretici kente getirilebilir. Ben Bursa' nın ürettiği araçları nakliye edebilme konusunda avantajlı olacağını düşünüyorum, bir de İstanbul artık bitti, İstanbulun yükü dağıtılmalı, başka kentlerde sanayi gelişiminden pay alarak ülke ekonomisine katkıda bulunmalı (bulunmuyorlar demiyorum, ama payları yükselmeli)

langur
Sezonluk Yolcu
Mesajlar: 193
Kayıt: 29 Eyl Sal, 2009 17:15

Mesaj gönderen langur » 20 Oca Cum, 2012 15:45

Esat kritik yaklaşıyor konulara. Yapıcı eleştiriler getiriyor. Malum parti gibi yıkıcı değil yapıcı yaklaşıyor ki en olması gereken tavır budur. Esat'ın dediği malum bürokratik yapıyı bende sevmiyorum. Bir bakanın ya da bürokratın "Bu metro hattını iki seneye açarız" diyip de 5 senede açamamasını eleştirmenin, "niye açıyorlar!" demek olmadığı hepimizin malumudur sanırım. Tramvay yapımalıdır, yapılacaktır da. Ama seçim vaadi verir gibi "%100 yerlisini" yapacağız demek beni ya da bizleri en kibar haliyle saf yerine koymaktır. Bunun yerine "Şimdi çalışmalara başlayacağız, 3 ya da bilemedin 5 seneye yaparız" demek bence daha dürüst, daha akıllıca ve daha gerçekçi.

Kullanıcı avatarı
Özgür Türkler
Sezonluk Yolcu
Mesajlar: 363
Kayıt: 15 Oca Prş, 2009 08:44

Mesaj gönderen Özgür Türkler » 20 Oca Cum, 2012 18:14

Her ne kadar sitedeki meslek profilini bilmesemde biz(bende dahil) mühendis kafasıyla bakıp değerlendiriyoruz ve konuşuyoruz, siyasetçiler siyasetçi ağzıyla konuşuyorlar ve öyle değerlendiriyorlar.
Eminim onlara danışmanlık yapan yada bu projeleri yönetenlerde onların söylediklerine ya bıyık altından yada başka bi taraflarıyla gülüyorlardır.
Malesef biz çıkıp burada yazdıklarımızı (doğruları) siyasetçi olup halka söylesek ikinci seçimi göremeyiz ve bu işlerin pek çoğu tamamlanamaz yarım kalır büyük ihtimalle. Ama bizim memlekette şu anda geçer akçe ver coşkuyu, yayında toparlar mantığı...
Kimse olması gerekeni sorgulamıyor, referans olarak eskiyi baz alıp onunla karşılaştırdıkları için, bu konuda çokda ayıplayamayız kimseyi bence, çünkü neyi gördüyse insan onunla kıyas yapabiliyor.
Başar'ın bir sözüne hak veriyorum(ilk okuduğumda ne demek istedi şimdi bu demiştim ama :) ) , yurt dışına çıkıp oralarda yapılanları gördükçe buradaki eksik iş görme mantığını daha kolay ayıplayabiliyoruz.
Londra'ya gittiğimde orada gördüğüm metro sistemini yıllardır çevremdekilere,bindiğim taksi şöförlerine bile anlatıp bizim metromuzunda böyle bir ağa ve aktarma yapısına sahip olması gerektiğini insanlara dillendiriyorum. Öbür türlü, adi bir İngiliz'in dediği gibi bunlar Şark'lı, bunlara bu kadarı yeter de artar bile mantalitesini öldüremeyiz.
Ama 70 milyonun mantalitesindeki değişim öyle birden bire olmaz , yavaşça, öbür türlü zihinsel ihtilal olur zaten :)

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5555
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 20 Oca Cum, 2012 19:54

Valla bizler 1920/30'larda yaşayıp güçlü pozisyonda olsaydık, neler olurdu :-)

Esat, İstanbul dememin tek sebebi, oradaki sanayi ve liman durumu. Ona bakarsan, sırf konum olarak en iyi kentler İzmir, Antalya, Adana, Mersin gibi kıyıda olup, boğazla irtibatı olmayan kentler.

Almanya'da sanayi biraz da madenciliğe, kömüre, vs bakar. Düwag neden Düwag? :-) Düsseldorf, Duisburg, Essen, Gelsenkirchen … kısacası Ruhrgebiet denen yer, 11 milyonluk nüfusa sahip ve Almanya'nın çelik kalbi. Çelik, kömür, ağır endüstri, ama yetmişlere kadar da oraları simsiyaha batmıştı, herkes kanserdi, şimdi temiz. Doğuda da ona göre Saksonya tarafları ünlüdür, kimya bilhassa.

Şimdi o açıdan bakarsak, Türkiye'nin neresi önemli? Ben tam bilmiyorum, aklıma ilk Zonguldak geliyor. Ama buradaki gibi ağır sanayi de yok ki hiçbir yerde :( Ya da ben enayilik edip bilmiyorum.

Öyle kaporta maporta deyince, ilk akla gelecek şeyler … neyle ateşliyorsun? Kömür? Petrol? Gaz? Sonra neyi ateşliyorsun? Cevherler nerede? İş geliyor raya … evet, işte lojistikten selâmlar! :?

Ben mühendis değilim, eskiden mühendislik/teknik alandan ayrıldım, bilime yöneldim. İşi biraz teknik açıdan, biraz felsefî açıdan görüyorum. Siyaseti de ağza göre konuşma ve gözü oyalama yönünden değil de, bilim açısından değerlendiriyorum. Esat'ı fıtıküstü fıtık ediyorum :lol:

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 20 Oca Cum, 2012 23:12

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/19731466.asp

Bana göre bu konu ile direkt alakalı bir röportaj, otomotiv sektörü ne ise raylı sistem araç sektörüde aynıdır bugün, şovenizmi bir kenara bırakalım doğru düzgün ortaklar ile olabildiğince yerli sanayi ile desteklenmiş, günümüzün teknolojisi ile üretilmiş ve ileriye dönük raylı sistem araçları üretelim. Onun bunun artık kendisinin üretmeyeceği araçlar için montaj üssü olmayalım.

Sadece bugün değil çok uzun yıllardır kent içi raylı sistem araçlarında zaten bir aracı tek bir firma üretmiyor gibi bir durum var, kaldı ki hiçbir üreticinin zaten kendisine ait bir cam firması, bir conta firması ya da motor fabrikası yok. Bakın tramvay araçlarının camlarına İFE dir, fren sistemlerini Kiepe üretir, kaportasını ya biri yapar ya öbürü ortak çalışırlar, nerede ise vermedikleri tek şey aracın otomasyon yazılımıdır diyebilirim, çünkü bugün asıl maharet bunda. Diyorum ya Siemens ULF nin boji sistemine bir bakalım, bana göre harika ötesidir çağın ötesine geçmiş bir boji teknolojisidir. Yine Bombardier in alçak tabanlı metro aracı bojisi bunlar harika tasarımlar ve üretimler, tabii ki 5 yıl içinde kimse ile rekabet edemeyiz, zaten rekabete ihtiyacımız da yok ki, biz ilk 10 yılda kendi ülke ihtiyacımızı karşılayalım bu bize fazlası ile yeter.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 30 Oca Pzt, 2012 11:24

Yine otomotiv sektöründen bir örnek ama bence bağlantılı, bakalım ne demişler, motor yerli olmadan araç yerli olmaz. Çok iddialı bir ifade değil mi? Bence sonuna kadar doğru, ve yine sonuna kadar doğru bir söz Temsa, Otokar yıllardır yerli araç üretiyor ama çıkıp biz yapıyoruz demiyor, Karsan taksi üretti "ya kardeş siz ne diyorsunuz yaptım ben" demiyor, ama elin italyanı fransızı ne gerenk var, gelin beraber yapalım diye atlıyor. Çünkü Karsan özgün tasarımlı bir otomobil üretti ama ortada kendilerinin ürettiği bir motor yok, maalesef yok umarım o da olacaktır.

Bana göre demiryolu araç üretimide bu şekilde, yılların koca Tüvasaş ı orada dururken, çatır çatır yenileme üretim yaparken, bu konuyu gündeme getiren kurumların kalkıpta sadece yük vagonu üreten bir firmayı boncuk bulmuş gibi öne sürmesi abesle iştigaldir, bu yerli üretim sözünün arkasındaki ellerini ovuşturanların yansımasıdır. Defalarca yazdım zaten ülkemizde bir sürü firma demiryolu araçları için parça üretiyor diye, ha ben söyleyince kıymeti yok biliyorum :). Neyse, %51 değil 61 i yerli tren de yapılabilir ama onun içindeki elektromekanik aksamın tamamını, yazılımı, cer sistemlerini biz üretmedikten sonra bu yüzde tartışmaları çok saçma olarak kalacak. Bunun için bence izlenmesi gereken yol maalesef dünya çapında bir üretici ile ortaklığa girerek üretim yapmak, işi öğrenmek bu süreç içinde de parçaları sürekli olarak yerlileştirmeye çalışmaktır, boji üretiyoruz diyerek sadece şasi ve yaydan ibaret yük bojisini gözümüze sokmak değildir.

Yerli tren hepimize hayırlı uğurlu olsun.

Not: bu arada ben ilk paragrafta atıp yaptığım haberin linkini eklememişim :S:S kusura bakmayın, kafam dağınıktı şimdi haberi de bulamadım bulunca ekleyeceğim :(

Mehmet Kasım
Seyyah
Mesajlar: 4319
Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38

Mesaj gönderen Mehmet Kasım » 31 Oca Sal, 2012 17:08

bu konu ile ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum.

http://www.rayturk.net/?p=3720
Bulgaristan demiryollarına üretecekleri 30 adet lüks yataklı vagon ile Avrupa pazarına açıldıklarını anlatan Ertiryaki, “2011 yılında üretimini gerçekleştirdiğimiz Dizel Tren Set Projesi ile önemli bir atılım sağladık. Marmaray Projesi’nde yer alarak dünya raylı taşıt üretim pazarlarında önemli bir saygınlık kazandık.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 01 Şub Çrş, 2012 00:20

Yukarıda yazdığım şey düşündüğüm şey işte, zaten yolcu vagonu üreten bir fabrikamız var, o zaman niye amerikayı keşfediyoruz. Bizde eksik olan şey tasarım, konfor ve ergonomi tasarımı bunu da yaptırt kardeşim bir profesyonele, sonrada araçta uygulamasını sen yap, başından beri söylüyorum normal taşıma amaçlı vagon üretiminde sıkıntımız yok ki, bizim sıkıntımız çekici araç üretmekte, haa ben hala o DMU ları yerli olarak kabul etmiyorum çünkü değil, monte işte, monte monte monteee :D:D

Cevapla

“Toplu Taşıma Araçları” sayfasına dön