Ya Esat, sen en iyisi yine bir kaç hap iç yahu ... depresifmiş. Ayol, bu kentler depresif havalarıyla yaşıyor. Berlin, New York, Londra, Paris, bunlarda göbek mi atacaksın? O zaman Alanya'ya git

Gitmiş bir de gotik iskeletli Viyana'ya yerleşmiş, şimdi ağlıyor, hahaaa
Eeee, şu pencereden bak, treni gör durumun valla iki tarafı var. Berlin'den ÇOK alışık olduğum bir durum, Savignyplatz'ta oturan bir arkadaşın tuvaleti kadar zevkli mekân yoktu, insan işerken falan heeep güzel güzel langır lungur banliyö trenlerini seyredebiliyordu, dakikalık frekanslarıyla bayağı ortada bir işlev vardı

İçeri gürültü pek vermezdi, ama! Aması, Berlin'de eski evlerin dış duvarların her zaman 50 ile 70 santimlik olması, bu eski bir Alman yapı şartı. Şu anki evimde duvarlar çok daha ince, 30 ile 40 santim arası falan, ev 1920'lerden, daha eskilerinde daha geniş olur (İstanbul'daki eski bina malzemelerinde de öyledir, Ceneviz Beyoğlu binalarında meselâ, ama basit pıtırdı evlerinde 11,5 cm olur, tipik ölçü o). Kalın duvarlardan tabiîki pek gürültü giremez. Pencereler de yüzlerce senelerden beri çokcamlı, yani kaset pencere, iki pencere ön öne, bugün de izole cam. Sarsıntı da pek vermiyordu, ama onun da sebebi, arada yeterince mesafe olması. Acaip sarsan (doğudaki) tramvaylardı. Şu an, sokaktan otobüs geçse bile deprem yaşıyorum ya, ama neyse ... bura göiy ... şehür deül.