Sizlerde site üyelerimiz olarak, metni okuduktan sonra eğer katılıyor ve destek veriyor iseniz, sadece 1 mesaj ile "Metni okudum ve kabul ederek destek veriyorum." yazarak konuya destek verebilirsiniz. Bunun dışındaki yorum, soru ya da farklı içerikli mesajlar başlıktan silinecek ya da konu ile ilgili açılacak bir tartışma başlığına taşınacaktır. Lütfen buna dikkat edelim.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Ulaşım Plânlama Müdürlüğü
Müdür Atilla Alkan
Kasım Sokak
Güngören
TR-34169 İstanbul
Sayın Atilla Alkan,
bizler İstanbul’un şehircilik açısından gelişmesini – bilhassa kamuya açık toplu taşımın tasarıları ve kamuya sunulan hizmetleri bakımından – takip edip, fikir yürüten özel bir ekibiz. Ekibimiz, toplu taşıma konularında profesyonel tecrübesi de bulunan, araştırmacı kişilikleri ile hobi ya da ilgi alanı olmanın ötesinde gayret gösteren kişilerden oluşmaktadır. Bu sebeple çalışmalarımızın amatörce sayılamayacak derecede ciddî konulardan oluştuğuna inanmaktayız. Yürüttüğümüz fikirlerin ve yaptığımız belgelemelerin kamuya da açık olup, daha geniş katılım bulması için, yukarıda belirttiğimiz internet adresinde bir forum sitesi işletmekteyiz. Dördümüzün önderliğinde, gerek İstanbul’u dünyadaki başka büyük kentlerle mukayese ederek, gerekse İstanbul’un ve ülkemizin gerçeklerini göz önüne alarak, toplu taşımacılık konularında yapılanları değerlendiriyoruz.
İstanbul’u, raylı sistemler konusundaki hedefleri ve geldiği nokta açısından ele aldığımızda, dikkatimizi çeken bir konuda size bir sorumuz var. Genel olarak ele aldığımızda, kentleşmede bir şehrin metro ve banliyö şebekesi oluşturulur iken, bunların çok fazla değişik sistemlerden olmamasına dikkat edilir. Ki, bakım, onarım, depolama, işletme, sistem, değiştirme gibi unsurlar, mümkün olduğu kadar kolay ve de fiyat açısından da uygun gerçekleştirilebilsinler. Bir örnek vermek gerekir ise: Raylı sistemlerin erken döneminde, farklı enerji gerilimi ile şebeke kurmuş olan Fransa ve Almanya, bugün bu darboğazı aşmak adına «Dual Voltaj» teknolojisinde araçlar temin etmektedirler. Diğer bir örnek: Avusturya’da banliyö ve metro sistemleri aynı voltaj ve sinyalizasyon tipinde işletilmektedir.
Sorumuza muhatap olan İstanbul’a baktığımızda ise, metro düzenimizin en az iki sistemden oluştuğunu (oluşmakta olduğunu) görmekteyiz. Zamanında, basit bir şekilde insanlara «metro» diye tanıtılacağına, teknik bir tanım olan «light rail transit» tabirinin, kanaatimizce, dönemin hatalı bir halka sunum taktiği ile, önce «Hızlı Tramvay», daha sonra «Hafif Metro» olarak takdim edilen M1 Aksaray-Havalimanı metro hattında işleyen sistem, ilki. Bu hat ile bağlantılı olarak hem Otogar-Kirazlı hattı, hem de Yenikapı uzatması ile her iki uçta iki ayrı hat ile entegrasyon çalışmalarınız devam ediyor, ve zaten sorumuz da bununla ilgili.. Entegre olacak, evet – ama sistemler birbirleriyle birleşemeyecekler! İşletmelerin, birbirlerine ray bağlantısına sahip olmaları, mevcut örneklerde gördüğümüz üzere, her hat için çok büyük ve kapsamlı park sahaların ve bakım atölyelerin kurulması gerekliliğini, en azından zamana yayma imkânı sağlamakta. Aynı tip araç satın alımı, hatlar arası araç takviyesi imkânı vermektedir. Sistemin bir bütün hâlinde tasarlanması durumunda, zorunlu hâllerde manüel işletme ile iki hat arasında mekik seferlerin bile düzenlenebileceğini düşünmekteyiz. Tüm dünyadaki örnekler önümüzde iken – ve bir belediye yönetiminin bizlerden çok daha kolay bir şekilde bu bilgi ve tecrübelere ulaşabilmesi gerekir iken – neden İstanbul’da her hat için ayrı tip araç, her hat için ayrı enerji sistemleri plânlanıp, yapılmaktadırlar? Bir sistem enerjisini üçüncü raydan alıyor, diğeri havaî hat yoluyla, ve yine bir başkasının bunu rijit katener ile hâlletmesi düşünülüyor. Araçlar ise tam bir sorun: Bir hat için alınan aracın diğer bir hatta kullanılabilme ihtimali, enerji engelini aşsak dahi, araç genişliği ya da hattın yapısı nedeni ile imkânsız hâle geliyor. Bizler bu konunun takipçileri olarak düşünüyoruz – neden bir kentin raylı sistem şebekesi, birbirinden kopuk ve farklı şekilde tasarlandı ve tasarlanıyor? İnşaatı devam eden ve ihalesi yapılacak metro projeleri buna nasıl dahil edilecek? Amatör bakış açısından, Üsküdar metrosu şu anki M1 sistemi gibi tasarlanıyor, Kadıköy metrosu ise M2 sistemi veya benzeri. Marmaray metro standardına getirilecek deniyor, ama bu tamamen havada bir ifade. Metro standardı ile kast edilen konforu mu, kapasite mi, aslında metro mu, yoksa banliyö treni mi? Sadece daha şık ve modern bir ünvana sahip olduğu için, bir işletmeye metro sıfatını yakıştırmak ne kadar gerçekçi? Bütün kente – teknik benzerlik açısından – bir sistem mi yayılacak, yoksa iki, üç metro sistemiyle, ilâve bir veya iki banliyö sistemi mi düşünülüyor? Öyle ise, neden? Bunun maliyeti ve esneksizliği açıkça ortada değil midir? Şu an öyle görünüyor ki, sanki her açılan hatta veya hat dalına, kendisine has bir sistem yapılıyor ve ona göre araç temini için ihaleye çıkılıyor. Tüm kenti baştan bir sistem olarak düşünmeyi önleyen nedir? Farz edelim ki, M1 Aksaray-Havalimanı hattımızın oluşma zamanında, İstanbul’un ciddî şekilde büyüceği görülemedi.
Yine de, ağıza düşen tabiri ile «hafif» metronun böylesi bir şehre faydalı olmayacağı hâlen fark edilemiyor da mı, «hafif» metro sistemleri ilâve ediliyor? Büyük kentlerin metro sistemlerinin onlarca sene ötesine plânlanmasının gerektiği hâlen fark edilmedi mi? Şehrimizdeki raylı toplu taşıma sisteminin yama hâli, birbirini önümüzdeki yirmi ile elli sene içinde bulacak şekilde tasarlanan tek bir «sistem»in pek ortada olmadığını gösteriyor gibi. Yoksa bizler yanılıyor muyuz? Arka plânda, kamuya yansımayan iyileştirme, uyum, sistem geliştirme çalışmaları mı var? Bize göre – ama biz tabiî ki yanılabiliriz de – metro veya tren ağları çok itinalı bir şekilde, uzun bir süre beraber kalıp, çalışan bir şehircilik ve tasarı kadrosu tarafından geliştirilmelidir. Yani siyasetten bağımsız, belediyeye sadece «belediye» olarak bağımlı – belediyenin «kimliğine» bakmaksızın – işini yapan kadrolar ile. Nitekim, böyle büyük şehirlere sunulacak kamu sistemleri, şehre ve sakinlerine azami faydalı olmalı, çünkü bunlar, halk olarak, onlarca, yüzlerce ve hatta çok daha uzun süre o kentte yaşayacaklar.
Toplu taşımacılık ve İstanbul ulaşım plânlamalarında eleştirdiğimiz, ama aynı anda da beğendiğimiz, pek çok şey var. Hepsini buraya sermek imkânsız, ama geleceğe yatırım yapan bir plânlamaya doğru adım atılması için, biz de sesimizi duyurmak istiyoruz. Lâf olsun diye kulaktan dolma sözler ile değil – bilgi, beceri ve ilgimiz ile müsbet muhalefet yapmak amacı gütmekteyiz. Sayın Atilla Alkan Bey, yukarıda bahsettiğimiz konular hakkında sizin fikir ve düşüncelerinizi merak etmekteyiz. Umuyoruz ki, görüş ve önerileriniz sitemizin öncelikli amacı olan – bilgi kirliliğinin önüne geçebilmek ve halkın doğru haber alma hakkını gözetmek – için bize yol gösterecektir. İstemeniz durumunda, vereceğiniz cevapları, kurum ve kişi isimleri verilmeden, sadece atıfta bulunarak, kullanacağımızı da tarafınıza taahhüt ederiz.
Saygı ve hürmetlerimizle,
(Başar Alabay M.A.) (Esat Tanören) (Kirkor Güllabyan) (Mehmet Kasım)