Avrupada bu kanunlar daha Türk piyasada yokken bile vardı be. Tarih! Ortaçağ 800 senesinde başlıyor. Burada 800 ile 1200 senesi arasında oluşan kentler yeterince var ve kent tarihleri genelde 700 ile 2000 sene arası. Ne Türkü, müslümanı, alo?! Müslümanlık ne zaman nerede neden türedi? Sizlere ne öğretiyorlar orada yahu?
Esat, şu Stadtbahn olayı çok karışık. Çünkü aslında iki apayrı Ştadtbahn olayı var. Satdtbahn kentray demek. Peki. İlk Stadtbahn Berlindeki trenlerdi, sonradan banliyö sistemi denen şey, yani S-Bahn. Tramvaylar da vardı, hem de daha evvelden. Biri tramvay, birisi tren. Ama sonra birden bir değişiklik yaşandı
tramvaylar sokak trafiğinden ayrılmaya başladı, ve buna da Stadtbahn dediler, ama S-Bahn kısaltması ile değil (!), ve bu, S-Bahn gibi tren şebekesine sahip olmayan kentlerde başladı sanırım. Bugün S-Bahn ile Stadtbahn sanki iki aytı şey, halbuki S-Bahn Stadtbahnın kısaltması (idi). Stuttgarttaki tramvay şebekesi tramvay değil artık, hiç değil. Bundan 13 sene evvel bir »tramvay« hatları kalmıştı, hatırlıyorum, ray açığı bile farklıydı. Hepsi Stadtbahn oldu. Ve
haha
U-Bahn simgesiyle geziyorlar. Evet, bir de bu var. Stadtbahn tramvayları çoğu yerde premetro gibi bir şey, bazı kentlerde metromsu, Köln, Essen, Frankfurt, Stuttgart.
Bütün bunlara takılmamak için, önemli iki, üç noktaya bakmak gerekir, set boyuna, genişliğine, vs değil de, kesişmelere. Raylı bir araç geri kalan trafikle tamamen kesişmesiz işlerse, metro işletmesi denir. herhangi bir kesişmesi olursa Stadtbahn olur. Karma işleme olursa da Straßenbahn. Banliyö trenleri ise (yani eskileri) hakiki tren, yani Eisenbahn. Bu şu yönden önemli, hepsinin kendilerine göre işletme kanunları var, BOStrab ve EBO meselâ.
https://de.wikipedia.org/wiki/BOStrab
Ayrıca ESBO vs var. Bu kanunlarda kullanılan sinyalizasyon, işaretler, vs vs ayrıntılı bir şekilde yazılı.
Kentlerarası tramvay şeklinde işletmeler o kadar fazla değil, ama var. Burada meselâ Mannheim, Ludwigshafen ve Heidelberg şehirleri arasında tramvay hatları işler. İlk iki kent zaten beraber İstanbul gibi ortadan bir nehirle bölünmüş tek kent gibi ama iki ayrı eyalet, ki bu eyalet meselesi burada çok büyük önem taşır, polisler bile eyaletten eyalete değişir. Eskiden çok büyük tramvay sistemlerine sahip kentler vardı, bunlar banliyö trenleri gibiydi, ama harpte hepsi yandı, gitti. Strasbourg meselâ (bugün yine tramvayı var), acaip bir şebekeye sahipti. Karlsruhe ise hem tramvaya, hem tramtrain sistemine sahip, ikisi beraber işliyor. Bunlar da öyle kentiçinde tramvay gibi, kentdışı tren gibi işlerler. Yani, anlatmak zor, çünkü araç boyutları, frekanslar vs, hepsi çok karışık. FreiburgBreisach eskiden büyük bir trenle işletilirdi. Ama tren iki saate bir mi neydi. Şimdi saatte iki banliyö treni işliyor, ama bunlar da raybüs gibi araçlar, duble traksyonlu. Freiburg-Elzach da öyle, ama bilhassa bu hatta artık binmek imkânsızlaşıyor diye herkes yakınıyor. Çünkü eskiden büyük tren islerdi, az işlerdi. Şimdi küçük tren ama sık işliyor. Ama yetmiyor. Çünkü burada ayrıca bisikletle de binilir, buranın kültürü böyle. Eh, frekanslar yetmiyor. Daha fazla da işletemiyorlar, çünkü yük trenleri ana aksı tıkıyorlar. Al sana Marmaray kaosu. O yüzden Freiburg üzerinden geçen BaselKarlsruhe ana aksını dört yola çıkartacaklar, şu an iki ve üç.