Bu problem çözülmeli, İstanbul ve yakın çevresini kapsayan ve kontrol eden bir Ulaşım İdaresi kurulmalı, bu idare bilet fiyatlarından, aktarmalara, aktarma ücretlerine yani zone sistemine karar veren, yapıyı kuran ve devam ettiren olmalı, kurumlar arası dialogları düzenleyen gerektiğinde üst olarak ağırlığını koyan bir yapı. O zaman İETT bazı yerlerde istediği gibi at oynatamayacak, otobüsçü kafası ile demiryolu düşmanlığı yapamayacak, ya da para kazanmak için metro inşaatı müşavirliği yaparken, metro gelirlerini cebe indirmeyecek, ya da yaptırdığı inşaatlarda her yeri reklam panosu yapıp daha hattı açmadan satarak işleten kuruma "paymı istiyorsun? Al" demeyecek, Al derken nasıl vurguladığımı tahmin etmişsinizdir. Öfff be iyi kustum ha.

Sonuç olarak aktarma ücretinden önce çok başlılık giderilmeli, bu işin başına hakikatten toplu taşımacılıktan anlayan, bürokrat kafası ile iş yapmayan, teknik birileri olmalı. Hat, durak yeri ve güzergah planlamaları sadece devletlünün gösterdiği caddeler üzerinde değil, halk grupları ile birlikte çalışan sosyal bilimcilerinde bulunduğu ekipler tarafından belirlenmeli.
İşte o zaman bu otobüs hatları düzenlemeleri de yapılır her şey yapılır.