İşte ben bu sistemi şu yönden iyi buluyorum
turnike, murnike, kart göstermeler, falan filan yok. Büyükşehirlerde (bilhassa) akış muazzam hızlanıyor. Freiburg'ta meselâ sadece denetlenmeyen kent/köy arası hatlarda otobüse binerken bilet gösterme zorunluğu var, şehir trafiğinde yok. Berlin'de bu ilginç salatalar doğurmuştu, eskiden batıda önden binip herşeyi belgelemek gerekiyordu, doğuda ise öyle değildi. Birleştikten sonra bir ööle, bi bööle oldu. Şimdi nasıl, tam bilmiyorum, sanırım, orada da artık istediğin yerden inip biniyorsun, ama biletsiz bir kontrola yakalan, bitti. Ki, berlin bu konuda hafif hıyar, kontrolörler çünkü polis gibi görünüyor, yani üniformalı. Freiburg'ta ise çook pis bir sistem var, bazen bile bile, hafif varoş görünen kişiler biniyor. Tramvay kalkıyor, ceplerinden bir özel bilet çıkarıyorlar, güm diye damga basıyorlar, kontrolör pasolarını gösteriyorlar, sonra herkes didik didik denetleniyor. Bu iş bitmeden de vatman kapıları gelecek durakta bile açmıyor. Yine bile bile kazık atıyorlar, ama hakları var tabiîki. Biletin varsa, problem yok, ama yoksa, böyle pılık pırtık birisinden kontrol beklemezsin, ama kamuflaj işte

Ve çok katılar. Bunu İstanbul'da bir becerseler
akış çok değişir. Yakaladın mı, canı cüzdanı fena yakacaksın. Bilmiyorum ki, herkes camiye falan koşuyor, Allah'tan korkuları yok mu yahu? Burada Allah'tan korkan azdır, ama kontrolörler hayatı karartıyor.
He, biraz çenem düştü şimdi, şunu anlatayım, bir kaç sene evvel beni Münih'te metroda »yakaladılar«. Bir arkadaştan gece saat ikide eve gitmek istedim. Münihli değilim, kentin kültürünü, biletlerini falan bilmiyorum. Bana böyle katlanır bir şey verdi, iki gidişlik damgalaması açık dedi. Ben de büktüm, ilk damga alanını otomata soktum. Megerse, bükmenin de bir trazı varmış, şu kadar ve şu kadar boşluk kalacak, üç damga alanı ilerisi damgalanacak, vs işte. Ben tabiîki çok rahat, kontrol ediyorlar, len sen biletsizsin diye karşıma dikiliyorlar. Bileti tramvayda basmıştım, metroya aktarmışım, n'oluyor diye sordum? Şimdi dillerimiz de ayrı, ben Almanca, onlar Bayuvarca konuşuyor, bana sordular »siz buralı değilsiniz galiba«, »yok, değilim«. »Ver bakam hüviyetini«, »al bakam«. (Biri ötekisine) »Bu herif hakikaten buralı değil, başka eyaletten bile«. Peki dediler, sana şimdi ceza makbuzu yazıyoruz, bu makbuzla işletme merkezine git, orada durumunu anlat, cezayı bırakabilirler, bir yazmak zorundayız, çünkü pratik olarak şu an biletsiz gözüküyorsun. Peeeeki, ben ertesi gün o makbuzla merkeze gittim, orada da sırf böyle işlemler için küçük kabinler var, kilisede günah çikartmak istercesine giriyorsun kabine, karşında pencere açılıyor, buyur bakam diyorlar. ben de gittim, elimdeki bütün biletleri ve yol müsaadelerimi gösterdim, başta müsaade var, sonunda (tren bileti dolaysıyla) müsaade var, belli ki, sırf o bir ara gün/gece için bilet yoktu, elimde de o bilet vardı, damgayı yanlış basmışım (ama onu da nereden bileyim yahu?). Heç problem falan yoh, cezayı kaldırıyoruz. Oldu da bittim maşaallah

Münih Bavyera'nın başkenti, geri kalan Almanya'ya nazaran çok sıkı ve polislik bir eyalet ve halk, garip kültürleri var, Avusturya'da konuşulan o »lehçe« orada da konuşulur (daha iyisi, tam tersi, Aussiler bayuvarca konuşur), zavallı bir Baden-Württembergli Berlinli (hem de Türk ismi olan, hoho) beraat etti

Kültür bu. Kontrol de bu. Toplu taşım servisi işte bu!