III. havalimanı karşıtlığını orman yaygarası ile yapmanın kanımca makul bir yanı yok. Nitelikli ve Türkiye ekonomisine büyük katkı yapacak bir proje. Öte yandan hem Kuzey Marmara Otoyolu hem de havalimanı projesi ortak bir sinerji doğuracak. Ancak vurgulanması gereken şu bu projeler düşüldüğünde geriye kalan su havzaları ve orman arazileri için bir iyileştirme ve sıkı koruma planı var mı? Asıl sorun bu bence.
Marmara sahilinden Karadeniz sahiline kesintisiz ve yoğun yapılaşma Meksika'nın başkenti Mexico City veya çorbaya dönmüş Çin'in büyük şehirleri gibi içinden çıkılmaz ve yönetilemez bir şehir olgusu doğurabilir.
-------------------------------------------------------------------------------------
3. havaalanının ÇED dosyası
İstanbul'a 3. havalimanının haritasından sonra, şimdi de 'ÇED Başvuru Dosyası'na ulaştı. Yeni havalimanının yüzde 85'i ormanlık alanda.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş , İstanbula 3. havalimanının terk edilmiş maden çukurluklarına yapılacağını söylemişti. Ancak İstanbulu daha da kuzeye, yani kentin son su ve yeşil alanlarına doğru kaydıracağı için zaten eleştirilen havalimanıyla ilgili Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) başvuru dosyasında bambaşka bir tablo ortaya çıktı. Ulaştırma Bakanlığı tarafından AK-TEL Mühendislike hazırlatılan ÇED başvuru dosyasında ise alanın yüzde 85inin orman vasfı taşıdığı açıkça belirtiliyor.
AK-TEL Mühendislik tarafından hazırlanan 80 sayfalık dosya, 27 Eylülde Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunuldu. Dosyaya göre, havaalanı inşaatı 2014te başlayacak. İnşaat aşamasında, 1500, işletme aşamasında, 12 bin kişi çalışacak. Kamulaştırma işlemleri 2 aşamalı yapılacak. Alanın yüzde 85i orman, yüzde 15i ise halen işletme olan maden ocaklarının yer aldığı özel arazilerden oluşuyor. Projenin tamamı Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023te tamamlanacak.
Radikal gazetesi , 3. havalimanı ile ilgili haritayı 29 Ekimde yayımlamıştı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yetkilileri, haritayı kendilerinin hazırlamadığını söylemişti. Ancak Radikalin yayımladığı harita ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına 27 Eylülde yapılan başvurudaki haritalar birbirinin aynısı. Kadir Topbaş da, havalimanının yerini doğrulamış ve Terkos Gölü kıyısına yapılacağını açıklamıştı. Topbaş, Haritalara bakılırsa o görülen nokta maden ocakları diye bildiğimiz, tamamen savaş alanına dönmüş, arazi tahrip edilmiş, yeşil alan olmayan, geçmişte makilik olarak bildiğimiz ama oradaki maden ocaklarının bir krater haline getirdiği, Ay yüzeyine benzer bozuk bir alan bahsedilen yer. Orası orman alanı değil.
Ulaştırma Bakanlığı tarafından AK-TEL Mühendislike hazırlatılan ÇED başvuru dosyasında ise şöyle denildi:
Proje alanının doğusunda yer alan Akpınar Köyüne ait bazı konutlar, yollar ve sahanın genelinde işletilmekte olan maden ocakları (ağırlıklı olarak linyit), güneybatısında Tayakadın, kuzeybatısında Yeniköy yer almakta olup bu yerleşimlere ait bazı araziler (yüzde 15) kamulaştırılacaktır. Ayrıca saha içerisinde maden işletmelerinin oluşturduğu göletler bulunmakta olup, alanın büyük bir bölümü orman (yüzde 85) vasfı taşımaktadır. Dosyadan bazı detaylar ise şöyle:
91 milyon metrekarelik alanı kapsıyor, (9 bin hektar). Yüzde 85i orman vasfı taşıyor. Yüzde 15i şahıs arazisi.
İlk aşamada 63 milyon metrekarenin, 2. aşamada 28 milyon metrekarenin kamulaştırma ve tahsisi yapılacak. 4+2 pist yapılacak.
Pistlerin uzunluğu 3800x300 metre olacak.
İstanbul il merkezine uzaklığı 40 km Atatürk Havalimanı na 29 km uzaklıkta. Projenin yer aldığı ilçelerden Arnavutköy 3. , Eyüp 2 . derece deprem riski taşıyor.
Proje aşamasında alandaki orman toprakları tamamen sıyrılacak, peyzaj amaçlı kullanılacak.
ÇED Başvuru Dosyası nedir?
Çevre ve Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğine göre, bir proje için önce ÇED Başvuru Dosyası hazırlanıyor. Bu dosyada faaliyetin tanımı, yer gibi bilgiler yer alıyor. Halka bilgi veriliyor, bakanlıkta toplantı yapılıyor. Daha sonra, yönetmeliğe göre ÇED gerekli veya değildir kararları veriliyor. ÇED hazırlanacaksa, yetkilendirilmiş firma çalışmalarına başlıyor.
Prof. Ayanoğlu: Bu ormanları çok arayacağız
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Çevre ve Hukuk Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Ayanoğlu, eski maden sahalarının halen orman vasfında olduğuna değinerek şunları söyledi:
Kemerburgazdan Terkosa kadar tüm Rumelide 3 bin hektarlık bir orman alanı madenciliğe tahsis edildi. Projenin ne kadarı projeye isabet ediyor, tam olarak arazide ölçüm yapmadan bilmek zor. Ancak en fazla 1000 hektarlık alana denk geldiğini tahmin ediyorum. Kalanı tamamen orman. Sonuçta netice değişmez. Eski maden sahası da olsa, gölet de olsa önemli olan topraktır. Eski maden sahaları orman olabilir. Ancak Formula pisti, havalimanı gibi tahsisler olduğunda artık ebediyen ormana dönüşmez. Maden sahalarının som ormanlardan farkı yok. İşte bu büyük kayıptır. Yarın çok ararız bunları. Krater demek bir demagojidir. Bıraksalar madenciler eski haline getirecek. Ama bırakmıyor. Çünkü (İstanbulda süren inşaatlardan çıkan hafriyatlar için) dolgu yeri gerekiyor, İstanbul açık bir şantiye. Zaten krater gibi olan yerlerin peşindeler.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx? ... egoryID=77
-------------------------------------------------------------------------------------